Asa-yı Musa Medine-i Münevverede bulunan mühim bir alimin Bediüzzaman Said ...

gibi, yere göğe sığmaz mı olmuş? İşte, büyük küçük herhangi bir dava ve gàye sahibinin mahiyet ve hakîkatini, şahsiyet ve hüviyetini en hakîki çehresiyle aksettirecek olan en berrak ayna budur. Tarih boyunca, bu müthiş imtihanı kazanmanın şaheser misalini, evvela peygamberler ve bilhassa Sultanü’i-Enbiya Sallallahü Aleyhi ve Sellem Efendimiz, sonra onun halîfe ve Sahabeleri ve daha sonra onların nurlu yolunda yürüyen büyük zatlar vermişlerdir.
Peygamber Efendimiz, şu, yani "Alimler peygamberlerin varisleridirler" hadîs-i şerifleriyle, alim olmanın pek kolay birşey olmadığını, i’cazkar belagatları ile beyan buyuruyorlar. Zîra, madem ki bir alim, peygamberlerin varisidir; o halde, hak ve hakîkatin tebliğ ve neşri husûsunda, aynen onların tutmuş oldukları yolu takip etmesi lazımdır-her ne kadar bu yol, bütün dağ, taş,çamur, çakıl, uçurum; daha beteri takip, tevkif, muhakeme, hapis, zindan, sürgün, tecrit, zehirlenme, îdam sehpaları ve daha akıl ve hayale gelmeyen nice bin zulüm ve işkencelerle dolu da olsa...
İşte, Bediüzzaman, yarım asırdan fazla o mukaddes cihadı ile bütün ömrü boyunca bu çetin yolda yürüyen ve karşısına çıkan binlerle engeli bir yıldırım süratiyle aşan ve peygamberlerin varisi olan bir alim olduğunu amelî bir sûrette ispat eden bir zattır.
Kendisinin ilmî, ahlakî, edebî birçok fazîlet ve meziyetleri arasında beni en çok meftûn eden şey, onun o dağlardan daha sağlam, denizlerden daha derin, semalardan daha yüksek ve geniş olan îmanıdır. Rabbim, o ne muazzam îman, o ne bitmez ve tükenmez sabır, o ne çelikten irade; hayal ve hatıralara ürpermeler veren bunca tazyik, tehdit, tazib ve işkencelere rağmen, o ne eğilmez baş, ne boğulmaz ses ve nasıl kısılmaz nefestir!
Büyük İkbal’in heyecanlı şiirlerinden aldığım coşkun bir ilham neşesi ile, vaktiyle yazdığım "Mücahid" unvanını taşıyan bir manzûmede, aşağıdaki mısraları okuyanlardan, belki şairane bir mübalağada bulunduğumu söyleyenler olmuştur. Lakin şu mukaddimesini yazmakla şeref duyduğum şaheseri okuyanlar, vecd ile dolu bir hayranlıkla anlayacaklar ki, Allah’ın ne kullan varmış. Eğer bir îman, kemalini bulursa, neler yapar ve ne harikalar doğururmuş?
Bir azm, eğer îman dolu bir kalbe girerse,
İnsan da o îmandaki son sırra ererse,
En azgın ölümler ona zincir vuramazlar,
Volkan gibi coşkun akıyor, durduramazlar.

Keşfü’l-Hafa, 2:1745.