Barla Lâhikası Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Üçüncü Nüktesi

sevimli Refet’i kasten görürsün, -1-dersin. Ayna şişesi tebeî, dolayısıyla nazarın ilişir. İşte birinci surette ayna şişesi mânâ-yı ismîdir; Refet mânâ-yı harfî oluyor. İkinci surette ayna şişesi mânâ-yı harfîdir, yani kendi için ona bakılmıyor, başka mânâ için bakılır ki, akistir. Akis mânâ-yı ismîdir. Yani -2- olan târif-i isme bir cihette dahildir. Ve ayna ise -3- olan harfin târifine mâsadak olur.
Kâinat, nazar-ı Kur’âniyle, bütün mevcudatı huruftur, mânâ-yı harfiyle başkasının mânâsını ifade ediyorlar. Yani, esmâsını, sıfâtını bildiriyorlar. Ruhsuz felsefe, ekseriya mânâ-yı ismiyle bakıyor, tabiat bataklığına saplanıyor. Her neyse... Şimdi çok konuşmaya vaktim yoktur. Hattâ Fihristenin en kolay, en mühim, en âhir parçasını dahi yazamıyorum. Senin ders arkadaşların, bilhassa Hüsrev, Bekir, Rüşdü, Lütfü, Şeyh Mustafa, Hafız Ahmed, Sezâi, Mehmedler, Hocalara selâm ve mübarek hanende mübarek mâsumlara dua ediyorum.

Kardeşiniz
Said Nursî

• • •

27 Haziran 1934 Çarşamba



Aziz, sıddık, ve ziyade müteharrî ve müstefsir kardeşim Refet Bey,
Senin fâik zekân ve dikkatin, sorduğun suallerin çoğuna cevap verebildiği için, muhtasar cevap veriyorum, gücenme. Seninle çendan konuşmak istiyorum, fakat vaktim müsaadesizdir. "Müslim-i gayr-ı mü’min" ve "mü’min-i gayr-ı müslim"in mânâsı şudur ki:
Bidayet-i Hürriyette İttihatçılar içine girmiş dinsizleri görüyordum ki, İslâmiyet ve şeriat-ı Ahmediye, hayat-ı içtimaiye-i beşeriye ve bilhassa siyaset-i Osmaniye için, gayet nâfi ve kıymettar desâtîr-i âliyeyi cami olduğunu kabul edip, bütün kuvvetleriyle şeriat-i Ahmediyeye taraftar idiler. O noktada Müslüman, yani iltizam-ı hak ve hak taraftarı oldukları halde, mü’min değildiler.

1 "Yaratıcılık mertebelerinin en güzelinde olan Allah’ın şânı ne yücedir." Mü’minûn Sûresi, 23:14.

2 Mânâsı kendisine delâlet eder.

3 Mânâsı başkasına delâlet eder.