partili hayata geçildiğinde ise "din ve vatan namına, hürriyet-i şer’iyeye vesîle olacaklar" dediği Demokratlara destek veren Bediüzzaman, siyasal katılımı ile Demokratları dine hizmet etmeye teşvik etmiştir. O yıllarda "siyaseti dinsizliğe alet" edenlere mukabil "bir kısım dindar ehl-i siyasetin dini siyaset-i İslamiyeye" alet etmeye çalışacaklarını hisseden Bediüzzaman, talebelerini ve bütün Müslümanları bu tür gelişmelere karşı ikaz etmiş ve yazdığı mektuplarla bu yöndeki tesbitlerini ortaya koymuştur. Bu zamanda terbiye-i İslamiye zedelendiğinden insanların pekçoğunda hürmet, emniyet, sadâkat ve salâbet kaybolmuş olduğundan din adına siyaset meydanına atılan parti(ler) dini siyasete alet etmeye mecbur kalacaklardır. Dolayısı ile bu, din adına, vatan ve millet hesabına büyük bir zarar olacaktır. Bediüzzaman, talebelerine vasiyetnâmesi hükmünde olan son dersinde ise, adeta hayatı boyunca din ve iman hizmetinde takip ettiği ve uyguladığı ölçüleri özetleyerek siyaseten takındığı tavrın makul ve mükemmel izahını yapmıştır.
Bediüzzaman’ın siyasî tesbit ve görüşlerinin, ilk İstanbul hayatında yazdığı Divan-ı Harb-i Örfî, Münâzarât, Hutbe-i Şamiye, Sünûhat gibi eserlerde ve Risâle-i Nur’ların telif edilmeye başlandığı yıllardan sonraki mektuplarında ve kitaplarında aynı ölçü ve esaslara dayandığını görüyoruz. Bir başka ifadeyle Bediüzzaman "Eski Said" ve "Yeni Said" dönemlerinde takip ettiği tarzı aynı ortak ölçü ve kriterlere