İşte o hamalların, Avusturya’ya karşı-benim gibi bütün Avrupa’ya karşı
-boykotaj-ları ve en müşevveş ve heyecanlı zamanlarda âkılâne hareketlerinde bu nasihatın tesiri olmuştur. Padişaha karşı irtibatlarını ta’dil etmeye ve boykotajlarla Avrupa’ya karşı harb-i iktisadî açmaya sebebiyet verdiğimden, demek cinayet ettim ki, bu belâya düştüm.
DÖRDÜNCÜ CİNÃYET:
Avrupa, bizdeki cehâlet ve taassup müsaâdesiyle, Şeriatı hâşâ ve kellâ-istibdata müsait zannettiklerinden, nihâyet derecede kalben üzülmüştüm. Onların zannını tekzip etmek için, Meşrutiyeti herkesten ziyade Şeriat nâmına alkışladım. Lâkin yine korktum ki, başka bir istibdat tekrar o zannı tasdik eder, diye ne kadar kuvvetim varsa Ayasofya Camünde meb’usana hitaben feryat ettim. Ve söyledim ki: Meşrûtiyeti, meşrûtiyet ünvanı ile telâkki ve telkin ediniz.
* Bediüzzaman’a zurefådan biri bir gün, irfaniyle mütenâsib bir esvab giymesi lüzumundan bahseder. Müşarü’n-ileyh de: "Siz, Avusturya’ya güya boykot yapıyorsunuz, hem onun gönderdiği kalpakları giyiyorsunuz. Ben ise, bülün Avrupa’ya boykot yapıyorum, onun için yalnız memleketimin maddi ve månevï mamulâtını giyiyorum" buyurmuştur.