Emirdağ Lâhikası Adliye Vekiliyle Ve Risale-i Nurla Alakadar Mahkemelerin Hakimleriyle...

sonra yüzde doksanı nefs-i emmareye tabi olup millet ve vatanı anarşiliğe sevk etmek ihtimalinin düşünülmesi ve o belaya karşı bir çare taharrisi, yirmi sene evvel beni siyasetten ve bu asırdaki insanlarla uğraşmaktan katiyen menettiği gibi; Risale-i Nur u, hem şakirtlerini, bu zamana karşı alakalarını kesmiş; hiç onlarla ne mübareze, ne meşguliyet yok.
Madem hakikat budur; adliyelerin, değil beni ve onları itham etmek, belki Risale-i Nur u ve şakirtlerini himaye etmek en birinci vazifeleridir. Çünkü, onlar bu millet ve vatanın en büyük bir hukukunu muhafaza ettiklerinden, onların karşısında, bu millet ve vatanın hakiki düşmanları Risale-i Nur a hücum edip, adliyeyi şaşırtıp, dehşetli bir haksızlığa ve adaletsizliğe sevk ediyorlar. Küçücük iki nümunesini beyan ediyorum.
Ezcümle: Hapisteki arkadaşlarımdan, selam-kelamdan ibaret ve Arabi bir risalemin fiyatı olan on banknotu, buradaki bir adama gönderip, ta Isparta da tab masrafını veren o nüshalar sahibine verilsin diyen mektubu yüzünden hem adliye, hem hükumet bana sıkıntılar verip, hem vasıta olan adamı taharri etti. Bu sinek kanadı kadar ehemmiyeti olmayan bir adi mektubu, hem altı ay zarfında bir tek adi muhabereyi bu kadar büyük bir mesele suretine getirmek, elbette adliyenin şerefine, haysiyetine yakışmaz.
İkinci nümune: Benim gibi garip, ihtiyar ve zayıf ve beraat etmiş bir misafire, herkesi, hatta hizmetçilerini resmen propaganda ile ondan ürkütmek, kendini perişan bir vaziyete sokmak, bu vilayetteki hükumetin hamiyet-i milliyesine yakışmadığından, sinek kanadı kadar mevhum bir zarara dağ gibi ehemmiyet verip aleyhimde resmen propaganda yapmak, "Kiminle görüşüyor ve yanına kim gidiyor?" diye herkese bir telaş vermek-hükumetin hikmeti ve hakimiyeti, bu acip halete elbette tenezzül etmemek gerektir. Her neyse... Bu iki madde gibi, muttali olanlara hayret veren çok maddeler var.
Efendiler! Dalalet ve fenalıklar cehaletten gelse, def etmesi kolaydır. Fakat fenden, ilimden gelen dalaletin izalesi çok müşküldür. Bu zamanda dalalet fenden, ilimden geldiği için, ancak onları izale etmeye ve nesl-i atiden o belaya düşen kısmını kurtarmaya, karşılarında dayanmaya Risale-i Nur gibi her cihetle mükemmel bir eser lazımdır. Risale-i Nur’un bu kıymette olduğuna delil şudur ki:
Yirmi seneden beri, benim şiddetli ve kesretli bulunan muarızlarım ve şiddetli tokatlarını yiyen filozofların hiçbirisi, Risale-i Nur a karşı çıkmamış ve cerh edememiş ve çıkamaz. Ve dokuz ay, üç adliye ve merkez-i hükumet ehl-i vukufu, yüz kitaptan ibaret eczalarında, bizi mes ul edecek bir tek madde bulamamalarıdır. Ve binler ehl-i dikkat olan Risale-i Nur şakirtlerine kanaat-i kat iye veren, "İşarat-ı Kur’âniye" ve "İhbarat-ı Gaybiye-i Aleviye ve Gavsiye"nin, bu asırda Risale-i Nur’un ehemmiyetine ve makbuliyetine imza basmalarıdır.