Emirdağ Lâhikası Bu Sıkıntılı Zamanda Nefsim Sabırsızlıkla Beni Taciz Ederken Bu Fıkra...

olamaz. Belki, yalnız çok biçare ve muhtaç ve Kur’ân kapısında bir sail ve muhtaçlara yetiştirmeye bir vesile olduğum halde, Nurun muhlis ve halis, sıddık ve sadık, safi ve fedakar şakirtleri, o biçare şahsiyetim hakkında yüz derece ziyade hüsn-ü zanlarını kırmamak ve hissiyatlarını incitmemek ve Nurlara karşı şevklerine ilişmemek ve Üstad namı verdikleri o biçare şahsı, onların hatırı için çok aşağı olduğunu göstermemek ve ağır ve elemli tekellüflere ve tasannulara mecbur olmamak için ve yirmi sene tecridatın verdiği tevahhuş için, hatta dostlarla dahi-hizmet-i Nuriye olmazsa-görüşmeyi terk ediyorum ve etmeye ruhen mecbur oluyorum. Ve tekellüfe ve kıymetten ziyade kendimi göstermeye ve ziyade hüsn-ü zan edenlere karşı hoş görünmek için kendimi makam sahibi göstermek ve sırr-ı ihlasa tam münafi kendini büyük göstermek ve vakar perdesi altında benliğin zararlı ve fani zevkini aramak haletleri ise, ey nefsim, meftun olduğun o zevkleri hiçe indirirler.
Ey nefis! Ey zevke müptela bedbaht kör hissiyat! Binler dünyevi zevki alsan, şu vaziyette yine bozulur; o zevk ayn-ı elem olur. Madem yüzde doksan mazideki ahbab adeta, güya beni berzaha çağırıyorlar. Bu hazır zamandaki on dosttan ben kaçmaya mecbur oluyorum. Elbette bu ihtiyarlık ve yalnızlık hayata, berzah hayat-ı maneviyesi bin derece müreccahtır diye, bu iki hakikatle, hadsiz şükürler olsun, o ikinci nefs-i emmare tam susturuldu, kalb ve ruhtan gelen zevke razı oldu. Şeytan dahi sustu, hatta damarlarımdaki maddi hastalık da gayet hafifleşti.
Elhasıl: Ölsem, vazife-i Nuriye daha ziyade ihlas ile rekabetsiz, ithamsız inkişaf eder.
Hem, bu zamanda aramadığım cüz i, muvakkat zevk ve bu hayat ve dünya gözüyle fütuhat-ı Nuriyeden gelen lezzet bedeline, çok ağır, soğuk ve nahoş tekellüf elemlerinden ve hodfuruşluk zahmetlerinden ve tasannu zararlarından kurtulmak vardır.
Hem, bu senede bir defa, ey nefis, ruh ve kalble beraber çok müştak olduklarınız eski, zevkli ve hayatımdaki yaşadığım memleketleri ve ünsiyet ettiğim ahbapları ve mufarakatlerinden çok mahzun olduğum kardeşleri görmek için, beraber, kısmen hakikaten, kısmen hayalen o geçmiş mazide gezdin. Sen de gördün ki, o sevimli, müteaddit vatanlarımda, yüzde ancak bir iki ahbabı bulabildin. Ötekiler, bütün berzah alemine göçmüşler ve o sevimli hayat levhaları değişmiş, elim ve hazin bir vaziyet almış. Daha o ahbapsız yerleri görmek istenilmez. Onun için, bu hayat ve bu dünya bizi kovmadan evvel ve "Haydi dışarıya!" demeden, biz kemal-i izzetle, Allahaısmarladık deyip izzetimizle bu fani zevklerimizi bırakmalıyız.
Umum kardeşlerimize binler selam ve dua eden hasta fakat tam mesrur kardeşiniz

Said Nursi
• • •