şahit olunuz ki, ben, onları helal ediyorum. Ve tarafgirlik damarıyla ihlasa zarar gelmemek için, bu iki üç senede dahilden ve hariçten gelen fırtınalı cereyanlara hiç temas etmedik ve kardeşlerimi de bir derece ikaz ettim.
Salisen: Bilirsiniz ki, kendim sadaka ve yardımları kabul etmediğim gibi, öyle yardımlara da vesile olamadığımdan, kendi elbisemi ve lüzumlu eşyamı satıp o parayla kendi kitaplarımı, yazan kardeşlerimden satın alıyorum. Ta Risale-i Nurun ihlasına dünya menfaatleri girmesin, bir zarar vermesin ve başka kardeşler de ibret alıp hiçbir şeye alet edilmesin.
Rabian: Nurun hakiki şakirtlerine Nur kafidir. Onlar da kanaat etmeli, başka şereflere veya maddi, manevi menfaatlere gözünü dikmesin.
Hem münakaşa, münazaa ve mesail-i diniyede damarlara dokunacak tarafgirane mübahese etmemek lazımdır ki, Nur aleyhinde garazkarlar çıkmasın. Hatta, bir hiss-i kablelvuku ile, Mustafa Oruç kardeşimizin Risale-i Nur’un mesleğine muhalif olarak birisiyle mübahesesi, aynı zamanda, belki aynı dakikada ona gayet hiddet ve şiddetle bir gücenmek kalbime geldi. Hatta o Nurdan kazandığı çok ehemmiyetli makamından atmak arzusu oldu, kalben müteessir oldum. Bu benim için bir Abdurrahman idi, neden böyle şiddetli hiddet ettim? Sonra bu bayramda yanıma geldi, Cenab-ı Hakka şükür ki, çok ehemmiyetli bir ders dinledi ve o büyük hatasını da anladı ve benim burada hiddetimin aynı dakikada hatasını itiraf etti. İnşaallah o kefaret oldu, tam temiz olarak kurtuldu.
Hamisen: Dört beş aydan beri bir zat, bana buraya bir gazete gönderiyormuş. Ben yeniden haber aldım ki, bana gönderiliyormuş. Buradaki dostlarım adetimi bildikleri içindir ki, değil gazete, Nurdan başka hiçbir kitabı, hiçbir mecmuayı kabul etmediğim gibi, yeni yazıdan hiçbir harf bilmediğim için korkmuşlar, bana haber vermemişler ve göstermemişler. Şimdi bir zat, bir mektup içinde bir sayfası benimle konuşan bir gazetecinin, fakat dost ve hemşehri bir zatın mektubunu gösterdi. Dediler ki: "Çoktan beri senin namına bir gazete gönderiyordu. Biz korktuk, sana göstermedik."
Ben de dedim: "O zata benim tarafımdan çok selam ediniz. O dostun eski bildiği Said değişmiş, dünya ile alakası kesilmiş. Hem hasta, hem hususi mektubu kardeşime de yazamadığımdan o zat gücenmesin."
Oradaki umum dostlara, hususan Hafız Emin ve Hafız Fahreddin gibi kardeşlerimize selam ve bayramlarını tekrar tebrik ediyoruz.
• • •
Risale-i Nur’un avukatı ve Aydın havalisinin Hasan Feyzi si ve o civarın bir Hüsrev i kardeşimiz Ahmed Feyzi, üç seneden beri Sikke-i Tasdik-i Gaybi nin Risale-i Nur a verdiği yüzer işaretle tasdiklerini, tam bir kat i bürhan olarak hem hadislerden, hem ayetlerden mana ve cifir muvafakatleriyle Risale-i Nur’un şahs-ı manevisini pek kuvvetli bir surette ispat ediyor. Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinin