Saniyen: Mesleğime ve Risale-i Nur dan aldığım dersime bütün bütün muhalif olarak ve on seneden beri fani dünyanın geçici, ehemmiyetsiz hadiselerine bakmamak olan bir düstur-u hayatıma da münafi olarak, sırf senin hatırın ve merak ettiğin ve bu defaki uzun mektubun için vaziyetime ve zalimlerin işkencelerine ait birkaç maddeyi beyan edeceğim.
Birincisi
: Otuz sene evvel Darü l-Hikmet azası iken, birgün, arkadaşımızdan ve Darü l-Hikmet azasından Seyyid Sadeddin Paşa dedi ki:
"Kat i bir vasıta ile haber aldım; kökü ecnebide ve kendisi burada bulunan bir zındıka komitesi, senin bir eserini okumuş. Demişler ki: Bu eser sahibi dünyada kalsa, biz mesleğimizi (yani zındıkayı, dinsizliği) bu millete kabul ettiremeyeceğiz. Bunun vücudunu kaldırmalıyız diye senin idamına hükmetmişler. Kendini muhafaza et."
Ben de "Tevekkeltü a’lallah, ecel birdir, tagayyür etmez" dedim.
İşte bu komite, otuz sene, belki kırk seneden beri hem tevessü etti, hem benimle mücadelede herbir desiseyi istimal etti. İki defa imha için hapse ve on bir defa da beni zehirlemeye çalışmışlar (şimdi on dokuz defa oldu). En son dehşetli planları, sabık Dahiliye Vekilini ve Afyon un sabık Valisini, Emirdağının sabık kaymakam vekilini aleyhime sevk etmeleriyle, resmi hükumetin nüfuzunu bütün şiddetiyle aleyhimde istimal etmeleridir. Benim gibi zayıf, ihtiyar, merdumgiriz, fakir, garip, hizmete çok muhtaç bir biçareye o üç resmi memurlar, aleyhimde öyle bir propaganda ve herkesi korkutmak o dereceye gelmiş ki, bir memur bana selam etse, haber aldıkları vakitte değiştirdikleri için, casusluktan başka hiçbir memur bana uğramadığını ve komşularımın da bazıları korkularından hiç selam etmediklerini gördüğüm halde, inayet ve hıfz-ı İlahi bana bir sabır ve tahammül verdi. Emsalsiz bu işkence, bu tazyik, beni onlara dehalete mecbur etmedi.
İkincisi
: Belki tahattur edersin, Ankara da, divan-ı riyasetinde Mustafa Kemal le münakaşa zamanında, ona karşı dedim: "Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur." Yüzüne şiddetli mukabele ettiğim halde bana karşı ihanet ve hakarete cesaret edemediği halde, burada küçük bir zabit ve bir çavuş, o ihaneti ve hakareti yaptılar. Maksatları beni hiddete getirip bir mesele çıkarmak olmasından, hıfz ve inayet-i İlahiye bana sabır ve tahammül verdi.
Üçüncüsü
: İki sene, iki mahkeme, ellerinde tetkik edilen bütün Risale-i Nur eczalarında kanunca bir vesile bulamayıp
HAŞİYE
bizi ve Risale-i Nur u beraat ettirdikten
HAŞİYE
Ya hiç bir cihetle hiçbir kanun, hatta onların bazı keyfi kanunları bize ve Risale-i Nur a ilişmiyorlar; veyahut şimdiki bazı kanunları iliştiği halde, koca adliyeler ve üç büyük mahkemeler, istikbalde gelecek şiddetli nefret ve lanetten çekinmek için Nurun ve bizim mahkumiyetimize cesaret edemeyip ittifakla umumumuzun beraatine ve bütün Risale-i Nur un iadesine karar verdikleri ve ellerindeki kanun onlara siper olabilir. Dağ gibi kuvvetli adliyeler çekindiği halde, muvakkat bir makam alan gaddar şahsiyetler bu zulmü yapmaları, elbette semavatı ve arzı kızdırıyor, daha hiddetime lüzum kalmıyor.