Emirdağ Lâhikası Küçük Bir Haşiye

Aziz, sıddık kardeşlerim,
Şimalin İsveç, Norveç, Finlandiya, Kur’ân ı mekteplerinde en büyük halaskar bir kitap olarak kabul ettikleri gibi, şimdi erkan-ı İslamiyenin birincisi olan Ramazan sıyamını tutmak niyetiyle Camiü l-Ezhere "?imalin pek uzun günlerinde bir çare-i tahfifi ve tehiri yok mu?" diye sormuşlar. Demek Avrupanın yalnız o küçük hükumetleri değil, belki siyaset manası verilmemek için kendini izhar etmeyen, eskide büyük ve dünyanın yüksek mevkiini tutmakla beraber, gayet dehşetli bir tarzda dünyanın fena ve faniliğini dehşetli tokatla o yüksek mertebelerin hiçe indiğini görmekle hakiki teselli, yalnız ve ancak hakaik-i Kur’âniyede bulmasıyla, o küçüklerle manen beraber tahmin edilebilir.
Evet, dünyanın mahiyeti anlaşıldıktan sonra, elbette hayat-ı ebediyeden başka beşeriyetin o inkisar-ı hayal yarasını tedavi edecek Kur’ân dan başka yoktur.
• • •
Çok aziz ve sıddık, kahraman Sabri,
Cenab-ı Hak, Galip Bey gibi çok fedakarları İslam ordusunda yetiştirsin. Bu zat, garpta, aynı şarkta Hulusi Bey gibi imana hizmet ediyor. Tarikat cihetiyle ehl-i imanı dalaletten çekmeye çalışıyor. Bu zat, eskiden beri Risale-i Nur u görmeden Nur mesleğinde hareket etmeye çalışmış. Sonra Nurlarla münasebeti kuvvetleştiği zaman, daha ziyade hizmet edebilir. Fakat Nurun mesleği, hakikat ve sünnet-i seniye ve feraize dikkat ve büyük günahlardan çekinmek esastır; tarikate ikinci, üçüncü derecede bakar. Galip kardeşimiz, Aleviler içinde Kadiri, Şazeli, Rüfai tarikatlerinin bir hülasasını sünnet-i seniye dairesinde Hulefa-yı Raşidin, Aşere-i Mübeşşereye ilişmemek şartıyla, muhabbet-i Al-i Beyt dairesinde bir tarikat dersi vermesini düşünüyor. Hakikat namına ve imanı kurtarmak ve bid alardan muhafaza etmek hesabına ehemmiyetli üç dört faydası var:
Birincisi: Alevileri başka fena cereyanlara kaptırmamak ve müfrit Rafizilik ve siyasi Bektaşilikten bir derece muhafaza etmek için ehemmiyetli faydası var.
İkincisi: Hubb-u Ehl-i Beyti meslek yapan Aleviler ne kadar ifrat da etse, Rafizi de olsa, zındıkaya, küfr-ü mutlaka girmez. Çünkü muhabbet-i Al-i Beyt ruhunda esas oldukça, Peygamber ve Al-i Beytin adavetini tazammun eden küfr-ü mutlaka girmezler. İslamiyete o muhabbet vasıtasıyla şiddetli bağlanıyorlar. Böylelerini daire-i sünnete tarikat namına çekmek büyük bir faydadır.
Hem bu zamanda, ehl-i imanın vahdetine çok zarar veren bazı siyasi cereyanlar Alevilerin fıtri fedakarlıklarından istifade edip kendilerine alet etmemek için Nur dairesine çekmek büyük bir maslahattır. Madem Nur şakirtlerinin üstadı İmam-ı Ali Radıyallahu Anh tır ve Nur’un mesleğinde hubb-u Al-i Beyt esastır; elbette hakiki Aleviler kemal-i iştiyakla o daireye girmeleri gerektir.