Hizmet Rehberi — İman hizmetinde korku duygusu taşımamak

kurtardı. Buna binâen, bin değil, binler ihtimâlden bir tek ihtimâl-i tehlike korkusuyla bir hazîne-i ebediyeyi elimizden kaçırmak, sizin gibi şeytanların hâtırına gelmemeli" deyip ehl-i dalâletin dalkavuklarının ağzına vurup tard etmelisiniz. Hem o dalkavuklara deyiniz ki:
"Yüz binler ihtimâlden bir ihtimâl değil, yüzden yüz ihtimâl ile bir helâket gelse, zerre kadar aklımız varsa, korkup, onu bırakıp kaçmayacağız." Çünkü mükerrer tecrübelerle görülmüş ve görülüyor ki, büyük kardeşine veyahut üstâdına tehlike zamanında ihânet edenlerin, gelen belâ, en evvel onların başında patlar; hem merhametsizcesine onlara ceza verilmiş ve alçak nazarıyla bakılmış, hem cesedi ölmüş, hem rûhu zillet içinde mânen ölmüş. Onlara ceza verenler, kâlblerinde bir merhamet hissetmezler. Çünkü derler,
"Bunlar mâdem kendilerine sâdık ve müşfık üstadlarına hâin çıktılar, elbette çok alçaktırlar, merhamete değil, tahkire lâyıktırlar."
Mâdem hakîkat budur. Hem mâdem bir zâlim ve vicdansız bir adam birisini yere atıp ayağıyla onun başını katî ezecek bir sûrette davransa, o yerdeki adam eğer o vahşî zâlimin ayağını öpse, o zillet vâsıtasıyla, kalbi başından evvel ezilir, rûhu cesedinden evvel ölür. Hem başı gider, hem izzet ve haysiyeti mahvolur. Hem, o. canavar vicdansız zâlime karşı zaaf