memâlik-i hârrede o sû-i nazardan sû-i istimâlât, umûmi bir unutkanlık hastalığını netice vermeye başlıyor. Herkes, cüz’î-küllî o şekvâdadır. İşte, bu umûmi hastalığın tezâyüdüyle, hadîs-i şerifin verdiği müthiş bir haberin tevili ucunda görünüyor. Ferman etmiş ki:
"Âhirzamanda, hâfızların göğsünden Kur’ân nez’ ediliyor, çıkıyor, unutuluyor." Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-I Kur’ân’a set çekilecek; o hadîsin tevilini gösterecek.
Kastamonu Lâhikası, s. 92.
Îmân hizmetini hiçbir şeye âlet etmemek
Cenâb-ıHakka hadsiz şükür olsun ki, bu zamanda Risâle-i Nur’da, nokta-i istinad olarak avâm-I mü’minînin en ziyâde muhtaç oldukları ve Nurda bulduklan öyle bir hakîkattir ki, hiçbir şeye âlet olmayacak ve hiçbir garaz ve maksat içine girmeyecek ve hiçbir şüphe ve vesveseye meydan vermeyecek ve hiçbir düşman ona bahane bulup çürütmeyecek; ve yalnız hak ve hakîkat için ona çalışanlar bulunacak, dünya maksatları ona karışmayacak. Tâ ki, uzakta olan ehl-i îman, o hakîkate ve sâdık nâşirlerine tam îtimat edip, îmanlannı zındıklann ve dinsizlerin, din aleyhindeki dehşetli feylesofların îtirazlarından ve inkârlarından kurtarsınlar.