Tarîkate ikinci, üçüncü derecede bakar. Galib kardeşimiz Alevîler içinde Kadirî, Şazelî, Rufaî tarîkatlerinin bir hulâsasını, Sünnet-i Seniyye dairesinde bir tarîkat dersi vermesini düşünüyor. Hakîkat namına ve îmanı kurtarmak ve bid’alardan muhafaza etmek hesabına ehemmiyetli üç dört faydası var:
Birincisi
: Alevîleri başka fena cereyanlara kaptırmamak ve müfrit Rafizîlik ve siyasî Bektaşilikten bir derece muhafaza etmek için ehemmiyetli faydası var.
İkincisi
: Hubb-u Âl-i Beyti meslek yapan Âlevîler ne kadar ifrat da etse, Rafizî de olsa, zındıkaya, küfr-ü mutlaka girmez. Çünkü muhabbet-i Â1-i Beyt rûhunda esas oldukça, Peygamber ve Â1-i Beytin adavetini tazammun eden küfr-ü mutlaka girmezler. İslamiyete o muhabbet vasıtasıyla şiddetli bağlanıyorlar. Böylelerini daire-i sünnete tarîkat namına çekmek, büyük bir faydadır.
Hem, bu zamanda, ehl-i îmanın vahdetine çok zarar veren bazı siyasî cereyanlar Alevîlerin fıtrî fedakarlıklarından istifade edip kendilerine alet etmemek için, Nur dairesine çekmek büyük bir maslahattır. Madem Nur şakirtlerinin üstadı İmam-ı Ali Radıyallahü Anh’dır ve Nurun mesleğinde hubb-u Â1-i Beyt esastır, elbette hakîki Alevîler, kemal-i iştiyakla o daireye girmeleri gerektir.