zaafıma, fakr ve ihtiyacıma merhameten,
hizmet-i Kur’ân’a âit yazılarıma ihsan etti. Felillâhilhamd, sırr-ı temsil dürbünüyle en uzak hakîkatler gâyet yakın gösterildi. Hem, sırr-ı temsil cihetü’1-vahdetiyle en dağınık meseleler toplattınldı. Hem, sırr-ı temsil merdiveniyle en yüksek hakîkate kolaylıkla yetiştirildi. Hem, sırr-ı temsil penceresiyle hakâik-ı gaybiyeye, esâsât-ı İslâmiyeye şuhûda yakın bir yakîn-i îmâniye hâsıl oldu. Akıl ile beraber vehim ve hayal, hattâ nefıs ve hevâ teslime mecbur olduğu gibi, şeytan dahi teslim-i silâha mecbur oldu.
Elhâsıl: Yazılarımda ne kadar güzellik ve tesir bulunsa, ancak temsilât-ı Kur’âniyenin lemeâtındandır. Benim hissem yalnız şiddet-i ihtiyacımla taleptir ve gâyet aczimle tazarrûumdur. Dert benimdir, devâ Kur’ ân’ ındır.
Mektûbât, s. 365.
***
Risâle-i Nur’un mesleği sâir tarîkatler, meslekler gibi maâlûp olmayarak, belki galebe ederek, pekçok muannidleri îmâna getirmesi, pekçok hâdisâtın şehâdetiyle, bu asırda, bir mu’cize-i mâneviye-i Kur’âniye olduğunu ispat eder. O dairenin haricinde, ekseriyetle, bu memlekette, bu husûsi ve cüz’î ve yalnız şahsî bizmet veya mağlûbâne perde altında veya bid’alara