Esma-i mevsule ve müphemeden bulunan
-1- burada hükmün medarı ve maksadın esası, iman sıfatı olduğuna ve mevsufu ile sair sıfatları iman sıfatına tabi ve altında görünmez bir durumda olduklarına işarettir.
2. Yalnız bir zamanda sübutu ifade eden
-2- kelimesine bedel, fiil sigasıyla
-3- tabiri, nüzul ve zuhur tekerrür ettikçe imanın teceddüt ettiğine işarettir.
3. İphamı ifade eden
iman-ı icmalinin kafi geldiğine ve imanın, hadis gibi batıni ve Kur’an gibi zahiri vahiylere şamil olduğuna işarettir.
4.
-4- maddesi itibarıyla, Kur’an’a iman, Kur’an’ın Allah’tan nüzulüne iman demek olduğunu gösteriyor. Kezalik, Allah’a iman, Allah’ın vücuduna iman; ahirete iman, ahiretin gelmesine iman demektir.
5.
maziye delalet eden heyeti itibarıyla, henüz nazil olmayanın nüzulü, nazil olanın nüzulü kadar muhakkak olduğuna işarettir. Maahaza,
’deki istikbal,
’nin maziliğinden neş’et eden noksanı telafi eder. Yani henüz nazil olmayan kısım
’nin şumulü dahilinde değilse de,
’nin şumulü altındadır. Bu tenzil meselesi, Kur’an’ın çok yerlerinde vuku bulmuştur. Bazan mazi, istikbale misafir gider; bazan de muzari; mazinin memleketine gelir. Bunda, çok latif bir belagat vardır. Şöyle ki:
Bir adam, kendisine göre henüz geçmemiş birşeyi maziye delalet eden bir siga ile işittiği zaman, zihni heyecana gelir, ayılır. Anlar ki, muhatap yalnız o değildir. Belki, arkasında muhtelif mesafelerde pek çok ayrı ayrı taifeler, saflar bulunmakla, kendisine tevcih edilen hitapları, nidaları, İlahi hitabeleri, arkasında bulunan bütün o taifeler işitir gibi zihnine gelir.
-5- ye bedel
-6- nin zikri, Resul-i Ekremin (a.s.m.) teklif edilen risalet vazifesini cüz-ü ihtiyarisiyle haml ve kabul etmiş olduğuna ve bu
1 Onlar ki...
2
İman edenler.
4
İndirldi.
6
Sana.