semavi ayetlerden efradı pekçok birer nevidirler. Burada onlardan maksat nevileridir, efradları değildir. Onun için müfred olarak zikredilmişlerdir.
Sual
: Ra’d ve berkteki tenvin neye işarettir?
Elcevap
: Ya mahzuf bir sıfata ıvazdırlar; takdir-i kelam rad-ı kasif(pek gürleyen), berk-i hatıf(göz kamaştıran) demektir. Yahut ra’d ve berkin nekre ve meçhuliyetlerini ifade içindir. Çünkü yolcular gözlerini yummuş, kulaklarını tıkamış olduklarından, ra’d ve berki olduğu gibi görmüş ve tamamıyla işitmiş değillerdir ki, onları hakkıyla bilsinler.
-1-
Bu cümle müste’nifedir. Yani makabliyle bağlı değildir. Ancak mukadder bir suale cevaptır. Şöyle ki:
Vaktaki sami şu ikinci kıssa-i temsiliyeyi işitti; şüphesiz, musibetin keyfiyetini anlamak için şiddetli bir meyli uyandı. Vakta ki Kur’an-ı Kerimin tasvirinden malumat aldı; musibetzede olan yolcuların da hallerini ve o musibete karşı ne yaptıklarını anlamak istedi. Kur’an-ı Kerim
-2- demekle, onları kurtaracak bir melce kalmadığına ve (necat bulmak hülyasıyla denizde ellerini otlara uzatan boğulanlar gibi) semavi top ve mancınıklardan kurtulmak için kulaklarını tıkamaktan maada çareleri kalmadığına işaret etmiştir.
Sual
: Makamın iktizası hilafına
-3- ’nin yerine
-4- kullanılması neye binaendir?
Elcevap
: Yolcular necatlarını intaç edecek hakiki sebepleri arayıp bulmaktan meyus olduktan sonra kulaklarını tıkamak gibi ca’li ve zanni şeylere müracaat etmek mecburiyetinde kaldıklarına işarettir.
Sual
: Geçen vak’aları zaman-ı hale ihtar için kullanılan muzari sigasıyla
’nin zikri neye işarettir?
Elcevap
: Hayretleri arttıran şu makamın, samie verdiği dehşetten dolayı yolcuların hadisesini-velev hayali olsun-görmek arzusunda bulunan samiin arzusunu tatmin için siga-yı muzari ile geçen o vak’a, zaman-ı hale getirilerek samiin hayaline tasvir edilmiştir. Ve keza, muzari sigası, ikide bir kesilip tazelenmekle
1 Şimşeklerin çakmasıyla ölmek korkusundar parmaklarını kulaklarına sokarlar.
2 Parmaklarını kulaklarına sokarlar.
3 İdhal edenler.
4 Koyarlar.