İşârâtü'l-İ'câz Bakara Suresinin yedinci âyetinin tefsiri

• Altıncısı: Kudret-i ezeliye, en evvel eşyanın melekut, yani içyüzüne taalluk eder. Bu yüz ise, alelumum güzel ve şeffaftır. Evet, şems ve kamerin yüzleri parlak olduğu gibi, gecenin ve bulutların da içyüzleri ziyadardır.
• Yedincisi: Beşerin zihni ve fikri, Cenab-ı Hakkın azametine bir mikyas, kemalatına bir mizan, evsafının muhakemesine bir vasıta bulmak vüs’atinde değildir; ancak cemi’ masnuatından ve mecmu-u asarından ve bütün ef’alinden tahassul ve tecelli eden bir vecihle bakılabilir. Evet, zerre mir’at olur, fakat mikyas olamaz. Bu meselelerden tebarüz ettiği vecihle, Cenab-ı Hakkın mümkinata kıyas edilmesi ve mümkinatın Onun şuunatına mikyas yapılması, en büyük cehalet ve hamakattir. Çünkü aralarındaki fark, yerden göğe kadardır. Evet, vacibi mümkine kıyas etmekten, pek garip ve gülünç şeyler çıkar. Mesela, ehl-i tabiat, o aldatıcı kıyas ile, tesir-i hakikiyi, esbaba; Ehl-i İ’tizal, halk-ı ef’ali, abde; Mecusiler, şerri, ikinci bir halıka isnad etmeye mecbur olmuşlardır. Güya zuumlarınca Cenab-ı Hak, azamet-i kibriya ve tenezzühü dolayısıyla, bu gibi hasis ve çirkin şeylere tenezzül etmez! Demek, akılları vehimlerine esir olanlar, bu gibi gülünç şeyleri doğururlar.

İhtar : Mü’minlerden de, vesvese cihetiyle bu vehme maruz kalanlar vardır; dikkat etmek lazımdır.

Bu ayetin kelimeleri arasında nazmı icap eden münasebetlere gelelim:

-1- ’nin -2- ile irtibatı ve onun arkasında zikredilmesi, cezanın cürme terettübü kabilindendir. Yani onlar vakta ki cüz-ü ihtiyarilerini ifsad etmekle imana gelmediler; kalblerinin hatmiyle tecziye edildiler.
tabiri, onların dalaletlerini tasvir eden temsili bir üsluba işarettir. Şöyle ki:
Kalb gözü, sanki cevahire bir hazine olmak üzere Cenab-ı Hak tarafından yapılan bir binadır. Vakta ki su-i ihtiyarlarıyla ifsada uğradı ve cevherlere yapılan yerler, yılanlar ve akreplerle doldu; kapısı hatmedildi ki, o sari hastalıktan başkaları mutazarrır olmasın.
: Zamir-i mütekellimin yerine ism-i zahirin gelmesi, tekellümden gaybete iltifattır. Ve bu iltifatta latif bir nükte vardır. Şöyle ki: ’den sonra

1 Mühürlendi.

2 İman etmezler. (Bakara Suresi: 6.)