İşârâtü'l-İ'câz Tenbih

HAŞİYE

Bu harika tefsirde, münafıklar hakkında olan on iki ayet ile muannid kafirler için olan iki ayetin izahat ve tafsilatının içinde bazı çok münasebat-ı belagati çoklar anlamayacak ve istifade etmeyecek ehemmiyetsiz nüktelerinin zikredilmesinin sırrı ve diğer ayetlerdeki tahkike ve izaha muhalif olarak mahiyet-i küfriyenin tafsilatına ve ehl-i nifakın temessük ettikleri şüphelerine pek az temas edilmesinin hikmeti ve yalnız elfaz-ı Kur’aniyenin ince ince işarat ve delaletlerinin ehemmiyetle beyan edilmesinin sebebi üç nüktedir.
BİRİNCİ NÜKTE: Bidayet-i zuhur-u İslamiyette muannid ve kitapsız kafirlerin ve nifaka giren eski dinlerin münafıkları gibi, aynen bu zaman-ı ahirde bir naziresi çıkacağını ders-i Kur’aniden gelen bir sünuhat ile Eski Said hissetmiş. Münafıklar hakkındaki ayetleri izah ile en ince nükteleri beyan etmiş; fakat mütalaacıların zihnini bulandırmamak için mahiyet-i mesleklerini ve istinat noktalarını mücmel bırakmış, izah etmemiş. Zaten Risale-i Nur’un mesleği odur ki, zihinlerde bir iz bırakmamak için, sair ulemaya muhalif olarak, muarızların şüphelerini zikretmeden öyle bir cevap verir ki, daha vehim ve vesveseye yer kalmaz. Eski Said, bu tefsirde, Risale-i Nur gibi, zihinleri bulandırmamak için yalnız belagat noktasında lafzın delaletine ve işaratına ehemmiyet vermiş.
İKİNCİ NÜKTE: Madem Kur’an-ı Hakimin her harfinin okunmasıyla öyle bir kıymeti olur ki, bir harf, on, yüz, bin ve binler sevabı ve baki meyve-i uhreviyi verecek mahiyettedir. Elbette Eski Said’in bu tefsirinde bir saç gibi, bir zerre gibi, Kur’an’ın kelimatına temas eden nükteleri izah etmesi israf değil, ehemmiyetsiz değil; belki göz kapaklarının kirpikleri ve belki gözbebeğinin zerreleri gibi kıymetli olduğunu hissetmiş ki, o dehşetli harp içinde bu incecik saç gibi münasebetleri yazmaktan ve düşünmekten, avcı hattında düşman gülleleri onu şaşırtmamış, ondan vazgeçirmemiş.
HAŞİYE
ÜÇÜNCÜ NÜKTE: Türkçeye tercümesi, Arapçadaki cezalet, belagat ve harika kıymetini muhafaza edememiş, bazan da muhtasar gitmiş. İnşaallah Arabi tefsir, bu tercümenin ahirinde bir mani olmazsa neşredilecek; tercümedeki noksanlarını izale edecek. Fakat Arabi tefsirde tevafukun envaından çok harikalar vardır; beşer ihtiyarı karışmamıştır. Onun için, o matbuun aynı tarzında-imkanı varsa-mümkün olduğu kadar çalışmak lazımdır ki, alamet-i makbuliyet olan o harikalar kaybolmasın.

Said Nursi

HAŞİYE
Acaba böyle bir adam, hiç mümkün müdür ki, dini siyasete, dünyaya alet etsin? Bu ittihamı yapanların, ne derece adaletten hariç bir zulüm ettikleri anlaşılır.
Nur Talebelerinden
Zübeyir, Bayram