Fakat, mübarekler heyetinde öyle bir şahs-ı manevi hissediyorum ki, kaidemi ona karşı muhafaza edemiyorum. O şahs-ı maneviyi kızdırmamak ve rencide etmemek için, yalnız o paradan borç olarak beş lirayı bu bayram umur-u hayriyesine sarf etmek için kabul ettim. Yirmisini Sabri vasıtasıyla ve namıyla geri gönderip iade ediyorum, gücenmeyiniz. Ve bilhassa
,
,
gayet müstesna kalemiyle dört güzel hediyeleri pek çok kıymettar göründü. İnşaallah bu havalide çokları şevkle kitabete sevk edecek. Böyle kuvvetli kalemleri Risale-i Nur’a ihsan eden Cenab-ı Hakka yüz binler şükür.
Mübarekler heyetinde Mehmed’in mektubu beni çok sevindirdi. Şimdi yazdığım vakitte yanımda bulunan memleketin eşrafına okudum. O eşraflar da mâşaallah, barekallah dediler, hayretle alkışladılar. O mektubun ve ötekilerin birer kısmını Lâhikaya kaydedeceğiz.
Abdurrahman’ın birinci vârisi ve Risale-i Nur’un birinci şakirdi, Büyük Mustafa’nın kapı istikbalinde arkadaşı olan Hacı Osman’ın mektubu ve o mektuptaki rüyaları manidar ve ettiği tabir de doğrudur.
Aziz kardeşlerim, sizinle konuştuğum bu dakika iftar vaktine yarım saat kalmış, bayram gecesidir, hastalık şiddetlidir. Onun için fazla konuşamıyorum. Bende, büyük ve tehlikeli hastalıktan, Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinin mucize gibi şifa duası kerametiyle o tehlike geçti. Fakat öyle şiddetli bir öksürük, bir heyecan var ki, sizin gibi canımdan ziyade sevdiğim kardeşlerimle konuşmayı kısa kesiyorum.
Yalnız bu kadar var ki, Isparta havalisinde yüzer genç Said’ler ve Hüsrev’ler yetişmişler. Bu ihtiyar ve zayıf Said dünyadan kemal-i istirahat-i kalble veda etmeye hazırdır. Ve bilhassa mühim bir medrese-i Nuriye olan Sav Köyünün başta Hacı Hafız, Mustafa Gül olarak Ahmed’leri, Mehmed’leri, hatta muhterem hanımları (Tahirî’nin refikası ve kerimeleri gibi) ve masum çocukları, Risale-i Nur’la meşgul olmalarını düşündükçe bu dünyada Cennet hayatının manevi bir nev’ini zevk ediyorum, görüyorum. Oranın Ahmed’lerinin hediyesini umum o köy hesabına bir teberrük deyip öpüp başıma koydum.
• • •
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Cenab-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, gayet şiddetli, dehşetli hastalığım, gayet merhametli ve çok sevaplı olarak âfiyete yerini bırakıp gitti. Çok büyük bir nimet içinde bulunduğunu ben ve buradaki arkadaşlarım tasdik ettik.