Kastamonu Lâhikası Emin İle Feyzi'nin Sordukları Bir Suale Üstaddan Aldıkları Cevap

yirmi üç defa ’nın üç adedine iki farkla tevafuk eder. altı adedi on beş defa ’ın dört adedine tevafuk eder. altı adedi yirmi altı veya yirmi yedi defadır. ’ın beş adedi yirmi beş defa olup, altı adedine bir veya iki farkla tevafuk eder. altı adedi, sekiz defa ve beş adedi sekiz defa birbiriyle tam tevafuk eder.
Elhâsıl: Beş ile altı ism-i mukaddesi oldukları için kerametkârâne vaziyetler gösteriyorlar. Lâfzullahın ortadaki harfi olan yetmiş beş defa evvelki harfi olan elif oluyor. Hemen hemen umumiyetle tevafukla adedine üç farkla tevafuk lisanıyla okuyor. ’ın iki adedi altmış beş defa olup, ekseriyet-i mutlaka ile tevafuk ederek, farksız veya iki farkla adedine tevafuk lisanıyla der, zikreder. Ve ’ın üç adedi ekseri birbirine tevafukla otuz üç defa olarak, otuz üç aded-i mübarekine tevafukla ve ’ın makam-ı cifrîsine üç farkla tevafuk etmekle beraber yalnız mânidar bir farkla , adedine tevafuk lisanıyla , der, hükmeder. ’ın dört adedi on sekiz olup, adedi olan on dokuzuna yalnız bir manidar farkla, tevafuk lisanıyla der, tevhidi ilân eder. Bu dört adedi, iki adetle beraber, yalnız iki farkla, tevafuk diliyle okurlar.
İşte seksen beş, yetmiş beş, altmış beş olması ve bir adedi seksen beş ve iki adedi onun yarısı olan kırka ve üçü onun nısfı
HAŞİYE 1 yirmiye inmesi ve birbiriyle tevafukları ve Lâfza-i Celâlin ve Kelime-i Tevhidin lem’alarını ifade etmeleri gibi, munta-zam niseb-i adediye ve mânidar münasebet-ı te-vafukıye bize kanaat veriyor ki, tesadüfî değil, belki alâmet-i kabul bir tevfiktir; bir tanzimdir.
Kardeşiniz
Said Nursî
o o o

HAŞİYE 1 Seksen dördüncü sayfanın ikinci haşiyesinde ahiri ’dır (Arabî İşârâtü’l-İ’câz’ın ilk tab’ı-nın seksen dördüncü sayfası)