Kastamonu Lâhikası İşârât-ı Kur'âniye Ve Üç Keramet-i Aleviye Ve Keramet-i Gavsiye Hakkın...

İkinci nokta: Bu risale Sikke-i Gaybiye baştan aşağıya kadar birtek neticeye bakar. Bine yakın emarelerle, Risale-i Nur’un makbuliyetine gaybî bir imza basıldığını ispat ediyor. Böyle birtek dâvâya bu derece kesretli ve ayrı ayrı cihetlerde binler emareler ve imalar onu göstermesi ilmelyakin değil, belki aynelyakîn, belki hakkalyakin derecesinde o dâvâyı ispat eder.
Üçüncü nokta: Bu risaleyi mütalaa eden zatlar, inceden inceye, hususan cifrî hesabatına meşgul olmaya lüzum yok. Hem bir kısmı anlaşılmasa da zararı yok. Hem umumunu okumak da lazım değil. Hem keramet-i Gavsiyenin ahirinde, iki yüz yirmi dördüncü sayfada, Şamlı Hafız Tevfik’in fıkrasından başlayıp ahire kadar mütalaadan sonra ve baştaki mukaddemeyi de okuduktan sonra istediği parçayı okusun.
• • •
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Hem Kâtip Osman’ın, hem mübareklerden İbrahim’in, hem Nur fabrika sahibinin, hem Hulusi-i Sâninin mektupları bir iki günde geldiler. Merakla mahzun kalbimizi müferrah eylediler. Kâtip Osman’ın mektubunda, hususi selamlarını gönderdiği zatların, hususan kahraman Rüştü, Zühtü, Bedevî ve Nuri kardeşlerimize hâssaten ve umuma selam ve selametlerine dua ve Hüsrev’in yakında gelmesinin tebşiri, onun hakkındaki merakımızı izale etti.
Maşaallah, Kâtip Osman da, Hüsrev gibi mucib-i merak noktaları yazıyor. Onun mektubunu getiren halıcı İbrahim demiş ki: "Sıddık Süleyman, Rüştü buraya gelmek ihtimali var." O kahraman kardeşim yakînen bilsin ki, ben ondan ziyade ona müştakım. Fakat o her gün, has dairesinin birinci safında manen yanımızda bulunuyor, manevi kazançlarımıza da hissedar oluyor. Bizim mesleğimizde sohbet-i suriye ehemmiyeti azdır.
Hem bu dehşetli ameliyat-ı dahiliye hengâmında ve yol masrafı çok ziyade olduğundan, gelmek münasip olmuyor. Ve vehham ehl-i dünya, burada, ziyade bize dikkat ediyorlar. Hatta bu bayramda kapımı ziyaretçilere kapadık.
Hafız Ali’nin mektubunda, Rüştü’nün bir teşebbüsü var ki, gençlere ait dört beş parça ders ki, Hafız Mustafa’ya vermiştim ki tab etsin. Cenab-ı Hakka şükür, sizin kesretli kalemleriniz matbaaya ihtiyaç bırakmıyor. Eğer kolayca, ucuzca mümkün olsa, eski veya yeni hurufla yaparsınız.
Hafız Ali’nin mektubunda, Risale-i Nur’a karşı kemal-i mahviyetle kemal-i ihlası ve irtibatı, onun eskiden beri takdir ettiğim bir hâsiyet-i mümtaziyesini göstermekle beraber, benim gibi bir biçareyi de şefaatçi yapıp, ben de onun kemal-i samimiyetini şefaatçi yapıp duasına âmin derim.
Mübarek köyünden, mübarekler cemaatinden, mübarek İbrahim’in bereketli mektubunu okudum. Beni memnun eden çok sözler var içinde. Ve bilhassa benim