Kastamonu Lâhikası İşârât-ı Kur'âniye Ve Üç Keramet-i Aleviye Ve Keramet-i Gavsiye Hakkın...

Hulusi’nin, "ve’l-Asri" nükte-i i’câziyesine karşı tam takdiri ve tasdiki ve Konya’ya tahvili, hizmet-i Nuriye noktasında beni memnun eyledi. Evet, Risale-i Nur şakirtlerinin birincilerinden faal birisi, o ehemmiyetli şehre gitmesi lazım idi.
Kardeşlerim,
Lem’a-i Müdafaatta, Isparta muhbirleri ünvanıyla bizi hapse sevk eden Ankara’daki zalimler irade edilmiş; mecburiyet tahtında öyle demişiz. Şimdi, Isparta, benim mübarek bir vatanım ve çok kıymettar kardeşlerimin dahi sevgili vatanları olduğundan, "Isparta muhbirleri" kelimesini o makamlardan kaldırdım, onların yerlerine "mülhid zalimler" yazdım. Siz de öyle yazınız.
Hem, kahraman Tahir’in bana yazdığı Müdafaat Risalesinde, İhtiyar Lem’asında, Ankara’ya ait bahsinde, Sekizinci Rica yazmış. Halbuki Yedinci Ricadır. Onu da tashih ediniz. Tahirî gibi kahraman bir mahduma sahip olan ve hanesinde Risale-i Nur’un altı şakirdi bulunan kardeşimiz Hüsnü Efendiye bilmukabele selam ve tebrik ederiz.
• • •

Aziz kardeşlerim,
Kur’an’a ait en cüz’î, en küçük bir nüktenin de kıymeti büyük olduğundan, İşârât-ı Kur’aniyenin bu zamanımıza temas eden küçük bir şuası, bugün, Sûre-i ve’l-Asrî nükte-i i’câziyesi münasebetiyle, Sûre-i Fil’den, mana-yı işârî tabakasından, tevafuk düsturuna istinaden bir nüktesini beyan etmem ihtar edildi. Şöyle ki:
Sûre-i meşhur ve tarihî bir hâdise-i cüz’iyeyi beyânla küllî ve her asırda efradı bulunan o gibi ve ona benzeyen hâdiseleri ihtar ve tabakat-ı işariyeden her tabakaya göre bir manayı ifade etmek, umum asırlarda, umum nev-i beşerle konuşan Kur’an-ı Mucizü’l-Beyânın belağatının muktezası olmasından, bu kudsi sûre, bu asrımıza da bakıyor, ders veriyor. Fenaları tokatlıyor. Mânâyı işârî tabakasında bu asrın en büyük hâdisesini haber vermekle beraber, dünyayı her cihetle dine tercih etmek ve dalâlette gitmenin cezası olarak, cifir ve hesab-ı ebcedle, üç cümlesi, aynı hadisenin zamanına tetabuk edip işaret ediyor.
Birinci cümlesi: Kâbe-i Muazzamaya hücum eden Ebrehe askerlerinin başlarına ebâbil tayyareleriyle semavi bombalar yağdırmasını ifade eden * cümle-i kudsiyesi, bin üç yüz elli dokuz edip, dünyayı dine tercih eden ve nev-i beşeri yoldan çıkaran medeniyetçilerin başlarına semavi bombalar ve taşları yağdırmasına tevafukla işaret ediyor.

* "Onlara taşlar attılar." Fil Sûresi, 105:4.