Kastamonu Lâhikası Risale-i Nur Şakirtleri Tarafından Sorulan Suale Cevaptır

İşte böyle hiçbir kanun-u adalete ve insaniyete ve hiçbir düstur-u hakikate ve hukuka muvafık gelmeyen boğuşmalardan, elbette âlem-i İslam ve Kur’an teberrî eder. Yardımcılıklarına tenezzül edip tezellül etmez. Çünkü onlarda öyle dehşetli bir firavunluk, bir hodgâmlık hükmediyor; değil Kur’an’a, İslama yardım, belki kendine tabi ve âlet etmekle elini uzatır. Öyle zalimlerin kılıçlarına dayanmak, hakkaniyet-i Kur’aniye elbette tenezzül etmez. Ve milyonlarla masumların kanıyla yoğrulmuş bir kuvvet yerine, Hâlık-ı Kâinatın kudret ve rahmetine dayanmak, ehl-i Kur’an’a farz ve vaciptir. Gerçi zındıka ve dinsizlik o boğuşanların birisine dayanıp ehl-i diyaneti ezer. O zındıkanın tazyikinden kurtulmak, onun aksi cereyanına taraftar olmak bir çaredir. Fakat şimdiye kadar o taraftarlık bir menfaat vermeyerek çok zararları dokunmuş.
Hem zındıka, nifak hasiyetiyle her tarafa döner. Senin dostunu kendine dost edip sana düşman eder. Senin taraftarlık cihetiyle kazandığın günahlar, faydasız boynunda kalır. Risale-i Nur şakirtlerinin vazifeleri iman olduğundan, hayat meseleleri onları çok alâkadar etmez ve merakla baktırmaz. İşte bu hakikate binaen, değil on üç ay, belki on üç sene
HAŞİYE 1 dahi bakmasam hakkım var. Sizler baktınız, günahlardan başka ne kazandınız? Ben bakmadım, ne kaybettim?
İkinci sual: İşârât-ı Kur’aniye risalesinde Fatiha’nın ahirinde sırat-ı müstakim ashabı ki, ayetiyle tarif edilen taife içinde, hem (ilâ ahir) hadisinin ahirzamanda gösterdikleri mücahidler içinde ve hem Ve’l-Asri Sûresinin ’dan başlayan üç cümlenin mana-yı işârisinde hususi bir surette bir ferdi, Risale-i Nur’un has şakirtleri olduğuna sebep nedir ve veçh-i tahsisi nedir?
Elcevap: Sebebi ise, Risale-i Nur, yüze yakın din tılsımlarını ve hakaik-i Kur’aniyenin muammâlarını hal ve keşfetmiştir ki, her bir tılsımın bilinmemesinden, çok insanlar şübehata ve şükûke düşüp, tereddütlerden kurtulamayıp, bazan imanını kaybederdi. Şimdi, bütün dinsizler toplansalar, o tılsımların keşfinden sonra galebe edemezler. Yirmi Sekizinci Mektuptaki İnâyât-ı Seb’ada bir kısmına işaret edilmiş. İnşaallah bir zaman o tılsımlar müstakil bir risalede cem edilecek.

• • •

HAŞİYE 1
Hem tam yedi senedir aynı hal devam etti. Ne merak etti ve ne de sordu ve ne de bildi.