Mektubat On Dokuzuncu Mektub

Hem Hazret-i Ömer’den haber veriyorlar ki, demiş: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanına bir bedevî geldi. Arapça "dabb" denilen bir susmar, yani keler elindeydi. Dedi: "Eğer bu hayvan sana şehadet etse ben sana iman getiririm, yoksa iman getirmem." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o hayvandan sordu. O susmar, fasih bir dille, risaletine şehadet etti. 1
Hem Ümmülmü’minîn Ümmü Seleme haber veriyor ki: Bir ceylân Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmla konuşmuş ve risaletine şehadet etmiş. 2
İşte bunun gibi çok misaller var. Hem de kati şöhret bulmuş birkaç numuneyi gösterdik. Ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı tanımayana ve itaat etmeyene deriz:
Ey insan, ibret alınız! Kurt, arslan, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı tanıyor, itaat ediyorlar. Sizlerin hayvandan, kurttan aşağı düşmemeye çalışmanız iktiza eder.
İkinci Şube: Cenazelerin ve cinlerin ve melâikelerin Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı tanımalarıdır. Bunun da çok hadiseleri var. numune için, şöhret bulmuş ve mevsuk imamlar haber vermiş birkaç numuneyi, evvelâ cenazelerden göstereceğiz. Amma cin ve melâike ise, o mütevatirdir; onların misalleri bir değil, bindir.
İşte, ölülerin konuşması misallerinden:
Birincisi şudur ki: Ulema-i zâhir ve bâtının Tâbiîn zamanında en büyük reisi ve İmam-ı Ali’nin mühim ve sadık bir şakirdi olan Hasan Basrî haber veriyor ki: Bir adam, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanına gelerek ağlayıp sızladı. Dedi: "Benim küçük bir kızım vardı. Şu yakın derede öldü, oraya attım." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona acıdı. Ona dedi: "Gel, oraya gideceğiz." Gittiler. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o ölmüş kızı çağırdı, "Yâ fülâne!" dedi. Birden, o ölmüş kız -3- dedi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti: "Tekrar peder ve validenin yanına gelmeyi arzu eder misin?" O dedi: "Yok, ben onlardan daha hayırlısını buldum." 4
İkincisi: İmam-ı Beyhakî ve İmam-ı İbni Adiyy gibi bazı mühim imamlar, Hazret-i Enes ibni Mâlik’ten haber veriyorlar ki, Enes demiş: Bir ihtiyare kadının birtek oğlu vardı, birden vefat etti. O saliha kadın çok müteessir oldu. Dedi: "Yâ Rab! Senin rızan için, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın biatı ve hizmeti için hicret edip buraya geldim. Benim hayatımda istirahatimi temin edecek tek evlâtçığımı, o Resulün hürmetine bağışla." Enes der: O ölmüş adam kalktı, bizimle yemek yedi. 5

1 el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 8:293-294; el-Hindî, Kenzü’l-Ummâl, 12:358; İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 6:149-160; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:632; Hafâcî, Şerhu’ş-Şifâ, 3:79.

2 Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:314; Hafâcî, Şerhu’ş-Şifâ, 3:91; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 8:295.

3 Buyurun! Emredin.

4 Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:320; Hafâcî, Şerhu’ş-Şifâ, 3:106.

5 Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:320; İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 6:292.