Mektubat On Dokuzuncu Mektub

Yani, "Ben senin sıfatını İncil’de gördüm, iman ettim. İbn-i Meryem, İncil’de senin geleceğini müjde etmiş."1
Sekizincisi: Bahsi geçen Habeş Padişahı Necâşî demiş:
Yani, "Keşke şu saltanata bedel, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmın hizmetkârı olsaydım! O hizmetkârlık, saltanatın pek fevkindedir." 2
Şimdi, ilham-ı Rabbânî ile gaibden haber veren bu âriflerden sonra, gaibden ruh ve cin vasıtasıyla haber veren kâhinler, pek sarih bir surette, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın geleceğini ve nübüvvetini haber vermişler. Onlar çoktur; biz, onlardan meşhurları ve mânevî tevatür hükmüne geçmiş ve ekser tarih ve siyerde nakledilmiş birkaçını zikredeceğiz. Onların uzun kıssalarını ve sözlerini siyer kitaplarına havale edip, yalnız icmâlen bahsedeceğiz.
Birincisi: Şıkk isminde meşhur bir kâhindir ki, bir gözü, bir eli, bir ayağı varmış-âdetâ yarım insan. İşte o kâhin, mânevî tevatür derecesinde kati bir surette tarihlere geçmiş ki, risalet-i Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmı haber verip mükerreren söylemiştir. 3
İkincisi: Meşhur Şam kâhini Satîh’tir ki, kemiksiz, âdetâ âzâsız bir vücut, yüzü göğsü içinde bir acûbe-i hilkat ve çok da yaşamış bir kâhindir. Gaibden verdiği doğru haberler, o zaman insanlarda şöhret bulmuş. Hattâ, Kisrâ, yani Fars Padişahı, gördüğü acip rüyayı ve velâdet-i Ahmediye (a.s.m.) zamanında sarayının on dört şerefesinin düşmesinin sırrını Satîh’ten sormak için, Mubezan denilen âlim bir elçisini göndermiş. Satîh demiş: "On dört zat, sizlerde hâkimiyet edecek, sonra saltanatınız mahvolacak. Hem birisi gelecek, bir din izhar edecek. İşte, o sizin din ve devletinizi kaldıracak" meâlinde Kisrâ’ya haber göndermiş. İşte o Satîh, sarih bir surette, Âhirzaman Peygamberinin gelmesini haber vermiş. 4
Hem kâhinlerden Sevad ibni Karibi’d-Devsî ve Hunâfir ve Ef’a Necran ve Cizl ibni Cizli’l-Kindî ve İbni Halasati’d-Devsî ve Fatıma binti Numan-ı Necâriye gibi meşhur kâhinler, siyer ve tarih kitaplarında tafsilen beyan ettikleri vecih üzere, Âhirzaman Peygamberinin geleceğini, o Peygamber de Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm olduğunu haber vermişler. 5

1 Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:364; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:747; Nebhânî, Hüccetüllah ale’l-Âlemîn, 168-172; Ebû Naîm, Delâilü’n-Nübüvve, 1:123, 125.

2 İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 2:355-369; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve: 2:126,129; Ebû Naîm, Delâilü’n-Nübüvve, 1:125; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:365; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:747; Süyûti, el-Hasâisü’l-Kübrâ, 1:128-130.

3 İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 2:335; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve: 2:248; Ebû Naîm, Delâilü’n-Nübüvve, 1:125; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:365; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:747; Süyûti, el-Hasâisü’l-Kübrâ, 1:128-130; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 8:248-249, 51.

4 Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:744; Nebhânî, Hüccetüllah ale’l-Âlemîn, 121, 208.

5 Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:365; Nebhânî, Hüccetüllah ale’l-Âlemîn, 115; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve: 2:285.