tehdit ettiğinin sırrını gâyet Âlî ve tatlı ve mâkul ve makbul bir sûrette tefsir ediyor; insan bir şükür fabrikası olduğunu ispat ediyor. Kâinat bir nîmet hazînesi olup, şükrün mukaddimési bulunduğunu gâyet güzel ve katî bir sûrette ispat ediyor.
Der tarîk-ı aczmendî, lâzım âmed çâr çîz:
Acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak ey azîz!
olan düstur-u hakîkatteki dördüncü rükün bulunan şükr-ü mutlakın parlak ve yüksek hakîkatini izah ediyor.
ALTINCI RİSÂLE OLAN ALTINCI MESELE
Haremeyn-i Şerifeyne Vehhâbilerin tasallutuna dâirdir.
YEDİNCİ RİSÂLE OLAN YEDİNCİ MESELE
âyetinin, Risâle-i Nur ve hâdimleri hakkındaki mühim bir sırrını Yedi İşaret nâmiyle, yedi inâyet-i Rabbâniyeyi beyân ediyor. Ve tahdîs-i nîmet sûretinde bu inâyet-i seb’anın izhârına, yedi mâkul sebebini beyân ediyor. Bu inâyet-i seb’a-i külliyenin hârikalarına işâreten, kendi kendine telif vaktinde iki sahifenin bütün satırların başlarında yirmi sekiz elif gelerek, Yirmi Sekizinci Mektubun mertebesine tevâfuk ettiğini,
HAŞİYE
teliften bir zaman sonra muttalî olduk. Bu inâyet-i seb’ayı okuyan adam, RisÂle-r Nur eczÂlarının ne kadar ehemmiyetli ve nazar-ı inâyet-i İlâhiyede bulunduğunu ve himâyet-i Rabbâniyede olduğunu bilecek. Bu yedi inâyet küllîdir, cüz’iyâtları yetmişi geçer.
Hâtimesinde, bir sırr-ı inâyete âit mahrem bir suÂlin cevabı vardır. Hâtimesinde, inâyet-i seb’adan birincisi olan tevâfukâta gelen veya gelmek ihtimÂli olan evhâmı gâyet katî bir sûrette defediyor. O Hâtimenin âhirinde de, Üçüncü Nükte inâyet-i hâssa ve inâyet-i âmmeye dâir mühim bir sırr-ı dakîk-ı Rubûbiyete ve ehemmiyetli bir sırr-ı Rahmâniyete işaret ediyor.
HAŞİYE
Asıl nüshasına göredir.
Onlara söyle ki, ancak Allah’ın lûtfuyla ve rahmetiyle ferahlansınlar. Bu, onların dünyada toplayıp durduklarından daha hayırlıdır. (Yûnus Sûresi: 58.)