Mesnevi-i Nuriye Zerre

çift azalardaki temasül, Halıkın vahdetine bürhan olduğu gibi, keyfiyetler ve şekillerdeki tehalüf de Halıkın ihtiyar ve hikmetine delalet eder.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Mahlukatın en zalimi insandır. İnsan kendi nefsine olan şiddet-i muhabbetten dolayı kendisine hizmeti ve menfaati olan şeyleri hem sever, hem kıymet verir. Semeresinden istifade gördüğü şeylere abd ve köle olur. Aksi halde ne sever ve ne kıymet verir. Ve keza, hayatın icadında ille-i gaiyenin yalnız hayat olduğunu bilir. Cenab-ı Hakkın icad ettiği hayylarda hedef ittihaz ettiği binlerce hikmetlerinden haberi yok. Acaba imkan ve ihtimalden hariç midir ki, alemde görünen şu eşya-yı harika daha garip, daha harika ve daha mucize, meleküti, berzahi, misali şeylere bazı nümune ve bazı esaslar olmasın?
İ’lem eyyühe’l-aziz! Cenab-ı Hak kainatı teşkil eden zerratı şeriat-ı fıtriyesine musahhar ve muti ve evamir-i tekviniyesine de münkad ve mümessil kılmıştır. Bir arı, "Kün" emrine imtisalen matlup bir şekle girdiği gibi, herhangi bir hayvan da aynı emre imtisalen, irade edilen vaziyetlere girer.
İ’lem eyyühe’l-aziz! şems, kamer, yıldız, arz gibi ecramı kabzasında tutan kudret, o ecramı öyle bir suhuletle tanzim etmiştir ki, dağılan tesbih tanelerini ipe dizen adam gibi, ne bir acz görmüştür ve ne başkasının yardımına ihtiyaç olmuştur.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Bir katre su, bir deniz suyuyla müttehiddir. Çünkü ikisi de sudur. Nehir suyuyla de müttehiddir. Çünkü, ikisinin de menşeleri semadır.
Ve keza, bir küçük balık, balina balığıyla müttehiddir. Çünkü ünvanları birdir.
Kezalik, esma-i İlahiyeden bir hücreye veya bir mikroba tecelli eden bir isim, kainatı ihata eden isimle müttehiddir. Çünkü müsemmaları birdir. Mesela: Bütün kainata taalluk ve tecelli eden Alim ismiyle bir zerreye taallük eden Halık ismi, müsemmada müttehiddirler. Hurma ağacına taallük eden Musavvir ismiyle de, semeresine taallük ve tecelli eden Münşi ismi, müsemmada müttehiddirler. Zaten en büyük şeye tecelli eden isimle en küçük birşeye de tecelli etmemesi muhaldir.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Mümkün ünvanı altındaki eşyanın vücudunda tagayyür var. Yani keyfiyetleri, halleri değişir. Binaenaleyh, mümkün olan birşeyin daima bir halde tevakkuf ve süküt etmekle atalette kalması, o şeyin ahval ve keyfiyetleri için bir nevi ademdir. Çünkü, o şeyin istikbal halleri ademde kalır. Yol bulup vücuda gelemez. Adem ise, büyük bir elem ve bir şerr-i mahzdır. Binaenaleyh, faaliyette lezzet olduğu gibi, ahval ve şuünatta da bir tebeddül olup, bu tahavvül ve tebeddülden neş’et eden teessürat, teellümat, bir cihetten çirkin ise de birkaç cihetten de güzeldir.
Evet birşeyin şekillerinde vukua gelen devir ve teslim sırasına gidenler müteessir, gelenler de memnun olurlar. Ve bu sayede hayat tasaffi eder, temizlenir. Vücut da teceddüd eder.

• • •