Muhakemat Birinci Maksat:

evsaf-ı kemaliyeyle muttasıf ve Vacibü’l-Vücud olan Hâkim-i Ezeldir. Biz maaşir-i beşer dahi, şimdi saadet-i ebediyenin esbabını tedarik etmekle meşgulüz. Sonra, birden ebede müteveccihen şehristan-ı ebedü’l-âbâd olan haşr-ı cismânîye gideceğiz."
İşte ey hikmet, halt etme ve safsata yapma!.. Gördüğün ve işittiğin gibi söyle.
Üçüncü Maksat
Haşr-ı cismanîdir. Evet, hilkat onsuz olmaz ve abestir. Neam, haşir haktır ve doğrudur. Burhanın en vâzıhı, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır.
Mukaddeme
Kur’ân-ı Mübîn, haşr-i cismânîyi o derece izah etmiştir ki, ednâ bir şüpheyi bırakmamış. İşte, biz de kuvvetimize göre onun berahinini bir derece tefsir için birkaç makasıd ve mevakıfına işaret edeceğiz.
BİRİNCİ MAKSAT: Evet, kâinattaki nizam-ı ekmel, hem de hilkatteki hikmet-i tâmme, hem de âlemdeki adem-i abesiyet, hem de fıtrattaki adem-i israf, hem de cemî fünunla sabit olan istikrâ-i tâmm, hem de yevm ve sene gibi çok envâda olan birer nevi kıyamet-i mükerrere, hem de istidad-ı beşerin cevheri, hem de insanın lâyetenâhi olan âmâli, hem de Sâni-i Hakîmin rahmeti, hem de Resul-i Sadıkın lisanı, hem de Kur’ân-ı Mucizin beyanı, haşr-i cismânîye sadık şahitler ve hak ve hakikî bürhanlardır.