Muhakemat Dokuzuncu Mesele

-1- gibi. Hem de birşey âlet olduğundan,r lâfzını ister. Ve mekân ve merkep olduğundan, ve lâfızları dahi ister. Hem de gaye olduğundan, ve lâfızlarını ister. İllet ve zarf olduğundan, ve lâfızları dahi ister. -2- gibi. İşte sermeşk; sen de kıyas edebilirsen et.
Tenbih
Bu mütedahil mânâların hangisi daha ziyade senin garazına temas eder; ve maksada sıla-i rahim vardır; ileriye sür ve izhar et. Bakileri ona teşyi edici yaptır. Yoksa, senin tarz-ı ifaden haşmet ve ziynet-i beyaniyeden çıplak olacaktır.
Dokuzuncu Mesele
İrade-i cüz’iyeyi ve tasavvur-u basiti âciz bırakan kelâmın yüksek tabakası şudur ki:
Mütedahilen müteselsil olan makasıdın taaddüdü ve mütenasilen murtabıt olan metalibin teselsülü ve netice-i vahideyi tevlid eden asılların içtimâı ve herbiri ayrı ayrı semere veren fürû-u kesirenin istinbatına istidad veya tazammunu iledir. Şöyle ki:
Maksadü’l-makasıt olan en uzak ve yüksek hedef-i garazdan ayrılıp gelmekte olan maksatlar birbirine murtabıt ve birbirinin noksaniyetini tekmil ve komşuluk hakkını eda etmekle kelâma vüs’at ve azamet verir. Güya birini vaz

1 "Denizde akıp gider." Bakara Sûresi, 2:164.

2 "Güneş de onlar için bir delildir ki, kendisine tayin edilmiş bir yere doğru akıp gider." Yâsin Sûresi, 36:38.