Muhakemat Yedinci Mesele

yere uçarsa, dağların silsilelerine baksa, acaba tabaka-i türabiyeyi direkler üstüne serilip atılmış bedevî haymeler gibi tahayyül ederse ve münferit dağları da bir direk üstünde kurulan bir çadıra benzetilse, acaba tabiat-ı hayale muhalefet olur mu? Faraza sen o silsileleri müstakil dağlarla beraber sath-ı arza keyfiyet-i vaziyeti bir bedevî Arabın karşısında tasvir tarzında tahayyül ve tahyil edersen, şöyle: "Bu silsileler Arab-ı bedeviyenin haymeleri gibi arz sahrasında kurulmuş ve taraf taraf da çadırlar tahallül etmiş" desen, Arapların hayalî olan uslûplarından uzak düşmüyorsun.
Hem de eğer vehimle bu kasr-ı müşeyyed-i âlemden tecerrüd edip uzaktan hikmet dürbünüyle mehd-i beşer olan yere ve sakf-ı merfû olan semaya temaşa edersen, sonra silsile-i cibalde temessül ve etraf-ı semaya temas eden daire-i ufukla mahdud olan semayı, bir fustat gibi yerin üstüne vaz ve cibal evtadıyla rapt olunmuş bir çadır kubbesini tahayyül ve tevehhüm edersen, müttehem edemezler. Sekizinci Meselenin tenbihinde bir-iki misal daha gelecektir.
Yedinci Mesele
Kur’ân’da zikrolunan, -1- ve -2- ve -3- ve -4- ve emsalleri gibi, bazı ehl-i zahir, tağlit-i ezhan için onlarla temessük ederler. Lâkin müdafaaya biz muhtaç değiliz. Zira müfessirîn-i izam, âyâtın zamairindeki serairleri izhar eylemişlerdir. Bize hacet bırakmamışlar, fakat bir ders-i ibret vermişler ve sermeşk yazmışlar.
-5-

1 "Yeri yayıp döşedi." Nâziât Sûresi, 79:30.

2 "Yayılmış." Gàşiye Sûresi, 88:20.

3 "Yeri döşeyip düzenledik." Zâriyât Sûresi, 51:48.

4 "Nihâyet gün batısına vardı ve güneşin hararetli ve çamurlu bir çeşme suyunda gurub ettiğini gördü." Kehf Sûresi, 18: 86.

5 Fakat benden önce ağladılar, ağlamak için beni heyecana getirdiler. Benim ağıtlarıma acıyan merhamet sahipleri nerede?