"Tabiat, misalî bir matbaadır; tâbi’ değil. Nakıştır, nakkaş değil. Misdardır, masdar değil. Nizamdır, nâzım değil. Kanundur, kudret değil. Şeriat-ı iradiyedir, hakikat-i hariciye değil."
"Sabit, daim, fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi, âlem-i emirden, sıfat-ı iradeden gelmiş ve kudret ona vücud-u hissî giydirmiştir, bir seyyâle-i lâtifeyi o cevhere sadef etmiştir..." Ve hâkezâ, binler vecizeler var.
Üniversite Nurcuları namına duanıza çok muhtaç
Mustafa Ramazanoğlu
• • •
Halil İbrahim’in manzumesidir.
Zerremizi ferd-i şefkatinle şems-i envârına düşürdün,
Cehlimizle enaniyetimizi diyâr-ı irfanına düşürdün.
Mâden-i nühasımızı pota-i Furkana düşürdün,
Hayfâ ki, o potada zünnar-ı inkârımızı düşürdün.
Sarây-ı Kâbe-i ulyâya erip tûl-ü emelimizi düşürdün,
Makam-ı nur-u tevhîde varıp hâb-ı hayâlimizi düşürdün.
Haremgâh-ı İlâhîde süveyda hücresine yükümüzü düşürdün,
Heyet-i suretinin derunundaki mânâya gönlümüzü düşürdün.
Tâ ezel sabahında vahdet nağmesini işittin,
Leylâ-yı zaman Kays ile bir demde görüştün,
Dost ikliminin lâlesinin bağlarına eriştin,
Vahdet-i sâki midadını
kevserine düşürdün.
Onlara bir şarap içirir. (İnsan Sûresi, 76:21.)