Sikke-i Tasdîk-i Gaybî — Hulusi Beyin Bir Fıkrasıdır

gibi çok mânevi üstadlarımızın mânevi yardımlarıyla akim kalıp, hattâ o memurları aleyhimize değil, lehimize mânevî darbeleriyle çevirdiler. Elfü elfi elhamdülillâhi hâzâ min fadli Rabbî.
Mektubu mütalâa ettik. Aciptir ki, bizim kusurumuzdan ve ufacık ihtiyatsızlığımızdan gelen o tesirsiz cereyanı haber veriyor gördük. Çünkü, "Bir kısım avâm-ı nâs ve bid’alara tâbi bir kısım ulemâ-i zâhir, hakikaten kendilerinin pis ve dalâlet bataklığından giden yollarında arkadaşlık etmeyen ve bir cadde-i kübrâyı bulan Risaletü’n-Nur şakirtlerini zemmediyor" diye sizden gelen o mektup haber veriyordu. Hakikaten öyle oldu. Mektuptan birgün sonra, merakı mucip üzerimizde hiçbir tesir kalmadı.
Talebeniz
Hâfız Mustafa
• • •

Emin ve Feyzi’nin Isparta’daki kardeşlerine yazdığı bir fıkradır.
Evet, Isparta’da bulunan kardeşlerimizin haber verdikleri bu ehemmiyetli hadise-i taarruziyeye teşebbüs vukuu zamanında muhaberemiz kesildiği halde, mütemadiyen her vakit Üstadımız, aynı taarruza mâruz bulunuyoruz gibi bizi (yani Feyzi ve Emin’i) ikaz ediyordu. "Dikkat ediniz, dört cihetle bize taarruz var. Demir gibi sebat ediniz; bir halt edemezler." Biz de bakıyorduk ki, bizde birşey yok, hissetmiyorduk. Hem o gaybî hadiseyi bertaraf etmek için mutabık bir mektup bize yazdırdı; size gönderildi.
Risale-i Nur şakirtlerinden
Emin, Feyzi
• • •

Hulusi Bey’in bir fıkrasıdır.
Lâhika’nın bu defa irsal buyurulan kısmını aldım. Lehülhamd kudsî vazifede istihdamımız devam ediyor. Hakikaten insan, seyyidinin mütenevvi hizmetleri arasında böyle nurlu ve nuranî hizmette bulundurulmasını hissedince, zaten ücretini peşin alan bir köle olduğunu da nazar-ı dikkate alınca, bütün zerrat-ı kâinat