Hasret yaşadık nuruna yıllarca bütün biz,
Masum ve alil, türlü bela çekti sebepsiz.
Yıllarca akan, kan dolu göz yaşları dinsin,
Zalim yere batsın, o zulüm bir yere sinsin.
Yıllarca, asırlarca bu nurun yine yansın,
Öksüz ve yetim, dul ve alil hepsi de kansın.
Ey nur gülü, nur çehreni öpsem dudağından,
Kalb bahçesinin kalbine diksem budağından.
Her dem kokarak hem o güzel rayihasından
Çıksam yine ben alem-i fani tasasından.
Nur güllerin açsın, yine miskler gibi tütsün,
Sinemde bu can bülbülü tevhid ile ötsün.
Sensin bize bir neş e veren ol gül-ü halis,
Sensin bize hem cümleden ala, dahi muhlis.
Ey nur-u Risaletten gelen bir bürhan-ı Kur’ân!
Ey sırr-ı Furkan dan çıkan hüccet-i iman!
Sendin bize matlub, yine sendin bize mev ud,
Sayende bugün herkes olur zinde ve mes ud.
Her an seni bekler ve sayıklardı bu dünya,
Hak kendini gösterdi, bugün bitti o rüya.
Bin üç yüz senedir toprağa dönmüş nice milyar
Mü min ve muvahhid seni gözlerdi hep ey yar!
Her hepsi de senden yana söylerdi kelamı
Her hepsi de her an sana eylerdi selamı.
Nur çehreni açsan, atarak perdeyi yüzden
Söyler bana ruhum yine
Vallah, ezelden bunu ben eyledim ezber:
Risalei n-Nurdur vallah o son müceddid-i ekber.
Yüzlerce sened, hem nice yüzlerce işaret,
Eyler bu mukaddes koca davaya şehadet.
En başta gelen şahid-i adl Hazret-i Kur’ân
Göstermiş ayanen otuz üç yerde o bürhan.
Yakinim artmadı.