Sâdıkın ihbarını aynen tasdik etmiş ve vukuatla ispat etmiş ve ediyor, inşaallah daha edecek. Ve öyle kökleşmiş ki, inşaallah hiçbir kuvvet Anadolu’nun sinesinden onu çıkaramaz. Tâ ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde, asıl sahipleri, yani Mehdî ve şakirtleri Cenab-ı Hakkın izniyle gelir, o daireyi genişlettirir ve o tohumlar sümbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah’a şükrederiz.
Said Nursi
• • •
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bugünlerde Rumuzat-ı Semaniyeye ait iki risaleyi ehemmiyetli talebelerle bir yere gönderdim. Yol kapandı, gitmedi. O iki risaleyi tekrar dikkatle mütalaa ettim. Fikren dedim ki: "Bu zevkli, güzel, meraklı, şirin bir maksada giden bu tevafuklu yolda ne için sevk edilmeden perde indi, başka yolda sevk edildik, çalıştırıldık?"
Birden ihtar edildi ki: O gaybî esrarı açacak olan meslekten yüz derece daha ehemmiyetli ve kıymetli ve umumî ihtiyaca medar ve herkes bu zamanda ona şiddetle muhtaç ve İslamiyetin temel taşları olan hakaik-i imaniye hazinesine hizmet etmeye ve istifadeye zarar gelecekti. En büyük ve en yüksek maksat olan hakaik-i imaniyeyi, ikinci derecede bırakacaktı. Onun için idi.
Sûre-i
remzinde, esrar-ı gaybiye gösterildi, birden kapandı, perde indi.
Hem bu sır içindir ki, o yolda fazla istihdam edilmedik. Yalnız o meslek-i tevafukiyenin tereşşuhatından Risale-i Nur’un hakkaniyetine bir imza ve cezaletine bir ziynet ve huruf-u Kur’aniyenin intizamından ve vaziyetlerinden tezahür eden bir nevi i’câz çıktı. Daha o yolda çalıştırılmadık.
Said Nursi
• • •
Rüya hakkında Isparta’ya gönderilen bir fıkradır.
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Hediyeniz, Kastamonu’ya geleceği ânında rüyada gördüm ki, bizlere bir ferman-ı şâhâne, mânevî bir cânipten geliyor, kemal-i hürmetle ellerinden tutup bize getiriyordular. Biz baktık ki, o ferman-ı âli Kur’an-ı Azîmüşşân olarak çıktı. O
"Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman." Nasr Sûresi, 110:1.