Sözler — İkinci Makam

imkân-ı zâtî cihetinde gelen vehimler, yakîn-i imânîye zarar vermez. Hem, yani, "Bir delilden neş’et etmeyen bir ihtimâlin hiç ehemmiyeti yoktur" olan kaide-i meşhure, hem usûlü’d-din, hem usûlü’l-fıkhın kaide-i mukarreresindendir.
Eğer desen: "Bu derece mü’minlere muzır ve müz’ic olan vesvese, ne hikmete binâen bize belâ olmuş?"
Elcevap: İfrata varmamak, hem galebe çalmamak şartıyla, asl-ı vesvese teyakkuza sebeptir, taharrîye dâîdir, ciddiyete vesîledir; lâkaydlığı atar, tehâvünü def’ eder. Onun için, Hakîm-i Mutlak, şu dâr-ı imtihanda, şu meydan-ı müsâbakada, bize kamçı-yı teşvik olarak, vesveseyi şeytanın eline vermiş, beşerin başına vuruyor. Şâyet ziyâde incitse, Hakîm-i Rahîme şekvâ etmeli, * demeli.

* Rahmetten kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. (Buhârî, Bed’ul Halk: 11, Edeb: 76.; Müslim, Birr: 109; Ebû Dâvud, Salât: 18; Tirmizî, Mevakît: 65.)