ile, tûfan hâdise-i azîmesini netâiciyle öyle îcâzkârâne ve mu’cizâne beyân ediyor ki, çok ehl-i belâgatı, belâgatına secde ettirmiş.
Hem meselâ,
-1-
İşte kavm-i Semûd’un acîb ve mühim hâdisâtını ve netâicini ve sû-i âkıbetlerini, böyle kısa birkaç cümle ile îcâz içinde bir i’câz ile selâsetli ve vuzuhlu ve fehmi ihlâl etmez bir tarzda beyân ediyor.
Hem meselâ,
-2-
İşte,
-3- kelimesinden
-4- cümlesine kadar çok cümleler matvîdir. O mezkûr olmayan cümleler ise, fehmi ihlâl etmiyor. Selâsetine zarar vermiyor. Hazret-i Yûnus’un kıssasında mühim esasları zikreder; mütebâkîsini akla havale eder. Hem meselâ, Sûre-i Yûsuf’ta
-5- kelimesinden
-6- ortasında yedi sekiz cümle îcâz ile tayyedilmiş. Hiç fehmi ihlâl etmiyor, selâsetine zarar vermiyor. Bu çeşit mu’cizâne îcâzlar Kur’ân’da pekçoktur, hem pek güzeldir.
Ammâ, Sûre-i Kaf’ın âyeti ise, ondaki îcâz pek acîb ve mu’cizânedir. Çünkü, kâfirlerin pek müthiş ve çok uzun ve bir günü elli bin sene olan istikbâline ve o istikbâlin dehşetli inkılâbâtında kâfirin başına gelecek elîm ve müthiş hâdisâta birer birer parmak basıyor. Şimşek gibi, fikri
1 Semud kavmi azgınlığı yüzünden peygamberini yalanladı. • Onların en azgını baş kaldırdığı zaman, • Allah’ın Resûlü kendilerine, "Allah’ın bir mu’cize olarak yarattığı şu deveye dokunmayın; onun su içmesine mâni olmayın" demişti. • Onlar peygamberlerini yalanlayıp deveyi öldürdüler. Rableri de günahları yüzünden onları azabla kuşatıp, hepsini birden helâk etti. • Allah onları cezalandırmaktan çekinecek değildir. (Şems Sûresi: 11-15.)
2 Balığın yuttuğu Yunus’u da hatırla ki, öfkelenerek kavmini terk etmiş ve Bizim de kendisini bu yüzden bir sıkıntıya sokmayacağımızı sanmıştı. Sonra karanlıklar içinde kaldığında niyaz etti: "Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum. (Enbiyâ Sûresi: 87.)
3 Bizim de kendisini bu yüzden bir sıkıntıya sokmayacağımızı. (Enbiya Sûresi: 87.)
4 Sonra karanlıklar içinde kaldığında niyâz etti. (Enbiyâ Sûresi: 87.)
5 Beni gönderiniz (Yûsuf Sûresi: 45.)
6 Ey Yusuf, ey doğru sözlü kişi. (Yûsuf Sûresi: 46.)