ÜÇÜNCÜ MESELE Kİ:
Ecsâdın def’aten inşâsının misâli ise; bahar mevsiminde birkaç gün zarfında nev-i beşerin umumundan bin derece ziyâde olan umum ağaçların bütün yaprakları evvelki baharın aynı gibi birden mükemmel bir sûrette inşâları ve yine umum ağaçların umum çiçekleri ve meyveleri ve yaprakları, geçmiş baharın mahsülâtı gibi, berk gibi bir süratle icadları; hem o baharın mebdeleri olan hadsiz tohumcukların, çekirdeklerin, köklerin birden beraber intibahları ve inkişafları ve ihyâları; hem, kemiklerden ibâret olarak ayakta duran emvât gibi bütün ağaçların cenazeleri bir emirle def’aten "ba’sü ba’de’l-mevt"e mazhariyetleri ve neşirleri; hem, küçücük hayvan tâifelerinin hadsiz efradlarının gayet derecede san’atlı bir sûrette ihyâları; hem, bilhassa sinekler kabîlelerinin haşirleri ve bilhassa dâimâ yüzünü, gözünü, kanadını temizlemekle bize abdesti ve nezâfeti ihtar eden ve yüzümüzü okşayan gözümüz önündeki kabîlenin bir senede neşrolan efrâdı, benîâdem’in Âdem zamanından beri gelen umum efrâdından fazla olduğu halde, her baharda sâir kabîleler ile beraber birkaç gün zarfında inşâları ve ihyâları, haşirleri, elbette kıyâmette ecsâd-ı insaniyenin inşâsına bir misâl değil, belki binler misâldirler.
Evet, dünya dârü’l-hikmet ve âhiret dârü’l-kudret olduğundan, dünyada Hakîm, Mürettîb, Müdebbir, Mürebbî gibi çok isimlerin iktizâsıyla dünyada icad-ı eşya, bir derece tedricî ve zamanla olması, hikmet-i Rabbâniyenin muktezâsı olmuş. Âhirette ise, hikmetten ziyâde kudret ve rahmetin tezâhürleri için maddeye ve müddete ve zamana ve beklemeye ihtiyaç bırakmadan, birden eşya inşa ediliyor. Burada bir günde ve bir senede yapılan işler, âhirette bir anda, bir lemhada inşâsına işareten Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân,
ferman eder.
Eğer, haşrin gelmesini, gelecek baharın gelmesi gibi, katî bir sûrette anlamak istersen; haşre dâir "Onuncu Söz" ile "Yirmi Dokuzuncu Söz"e dikkat ile bak, gör. Eğer baharın gelmesi gibi inanmaz isen, gel parmağını gözüme sok.
DÖRDÜNCÜ MESELE
olan mevt-i dünya ve kıyâmet kopması ise, bir anda bir seyyâre veya bir kuyruklu yıldızın emr-i Rabbânî ile küremize, misafirhânemize çarpması, bu hânemizi harab edebilir-on senede yapılan bir sarayın, bir dakikada harab olması gibi.
Kıyâmetin gerçekleşmesi ise, ancak göz açıp kapayıncaya kadar, yahut ondan da yakındır. (Nahl Sûresi: 77.)