Şuâlar Eddâi

65: Süfyan ve bir İslâm deccalı, Mustafa Kemâl olduğu Beşinci Şuada anlaşılıyor.
Beşinci Şua, küllî bir surette, çok zaman evvel müteşabih bir hadîsin bir tevilini beyan etmesi ve itiraznamemde kat’î cevabı verilmesi, bu zâhir yanlışı ve medâr-ı mesuliyet olması büyük hatâ olduğunu gösteriyor. Eğer mesuliyet varsa, bu ince, küllî mânâyı böyle cüz’î bir şahsa tatbik edip mahkemede teşhir eden kimse mes’ul ve suçlu olur.
66: Şapka fes gibidir. İman ile hiç alâkası yoktur. İman ise tamamen vicdanî ve kalbî olduğunu Said bilmekten âcizdir.
İslâm uleması ve müçtehidleri ve Şeyhülislâmlar, hususan İmam-ı âzam, imanı zedeleyen çok alâmetleri ve harekâtları kaydettikleri halde (hususan şapka ve zünnarın) kütüb-ü kelâmiyede dahi ulemanın, imanın muktezasına münâfi olduğunun ittifaklarına karşı böyle sözleri yazan ne kadar hatâ ve yanlış olduğunu divaneler de anlar. Şapka hakkında itiraznamemdeki beyanat ve Risale-i Nur’daki iman-ı tahkikînin harika hüccetleri, Said’in idrâkinde âcizdir demesini yüzüne çarpar.
67-68: Şapkanın küfür alâmeti ve devam-ı ısrarı da dinsizlik olması üzerinde çok durmaktadır. Şapkanın giyilmemesi için propagandaya ve kendi tabirlerince mücadele ve mücahedeye giriştikleri görülmektedir.
İtiraznamemde dört beş yerinde gayet kat’î bir surette bu yanlışın ne kadar mânâsız olduğunu gösterir.
69: Nur talebelerinin şapka giymeyerek bere giydikleri müşahede edilmiştir.
Nur talebelerinin umumu değil, ehl-i takvâ olanlar, hususan hayat-ı içtimaiye ile alâkası az olanlar lüzumsuz, mânâsız, secdeye mâni olan şapkayı giymediklerini medâr-ı mesuliyet zanneden, kendisi hakikat ve adalet ve maslahat-ı millet nazarında mes’uldür.
70: Şapkanın küfür alâmeti olması ve sayılması bir iman haline geldiği gibi.
Kırk sene evvel İstanbul ulemasına verdiğim cevabı, mahkemede beyan ettiğim gibi, bütün ulema-i İslâmın istimal ettiği bir tabiri yalnız bana isnat etmek ve bunu da "bir iman haline geldiği" ile tabir etmek, hem İslâmiyete, hem