141 numaralı mektupta: Dört buçuk saat ifadesi alındıktan sonra, Ankara’da Maarif dairesinin ve otomobil garajının, İzmir’de bir fabrikanın, Adana’da büyük bir binanın yanmasından bahisle, bunun bir tesadüf olmadığı ispata kalkışıldıktan sonra, "Beni risalelerimden mahrum etmeyiniz. Yoksa hem bana, hem bu vatana yazık olur; zemin zelzele ile hiddet eder" dediğinden üç dakika sonra üç saniye devam eden zelzele, zeminin hiddeti ve ateşle Maarif dairesini sarması, mahkemece dört defa ispat edilen çok defa zelzelenin Risale-i Nura ve şakirtlerine taarruzları zamanına gelmesi tesadüf olamaz. Risale-i Nur’un bu memlekette belânın def’ine vesile olduğu çok hadiselerle tahakkuk etmiştir" denilmektedir.
147 numaralı mektupta, "Bu defa bize hücumların aynı zamanında kış çok hiddet etti, şiddetli soğuk ve fırtına ile havanın kızdığı gösterdi ki, hücumların durmasıyla ve Nurcuların ferahlanmasıyla Zemherir günlerinin Nevruz günleri gibi gülmeye başlaması ve Maarif dairesinin yanması küllî bir tokattır."
¨ ¨ ¨
[Tebrik ve aferinle mukabele edilecek bir hale itiraz nazarıyla bakılmaz.]
Bu defa bana mahkemede sordukları çok mânâsız sualler içinde, "Neyle yaşıyorsun?" dediler. Dedim ki: "İktisat bereketiyle. Bir vakit Isparta’da bir Ramazan’da bir ekmek, bir kilo torba yoğurdu, bir kilo pirinçle yaşayan bir adam, maişet için dünyaya tenezzül etmez ve hediyeyi de kabul etmeye mecbur olmaz" dedim.
¨ ¨ ¨
[Zübeyir’in mahkemede okuduğu müdafaası gibi, parlak methiyesi inşaallah onları takdir ve tahsine sevk etmiş ki, taaccüple kararnamede yazmışlar.]
Zübeyir Gündüzalp’in daktiloyla yazdığı "Gençliğimiz, hak ve hakikatı öğreten malûmat ve en yüksek ahlâk istiyor" adlı bir formasında, onuncu sayfada: "Risale-i Nur yirminci asrın Müslümanlarını ve bütün insanları koyu fikir karanlığından kurtarmak için, müellifinin kendi ihtiyarıyla değil, büyük Yaratıcımızın ihtarıyla yazılmış bir şâheserdir."
On ikinci sayfada: "Risale-i Nur’a hizmet eden birisine denilse: ’Risale-i Nur yerine şu kitapları kopya et de, Ford’un servetini sana vereyim.’ O, Risale-i Nur satırlarından kaleminin ucunu bile kaldırmadan şöyle cevap verir: ’Dünya servet ve saltanatının hepsini verseniz kabul etmem.’ "
On beşinci sayfada: "Dürüst fikirli yazarlara bağlılığımızın derecesi yüz ise, Bediüzzaman gibi dünya ve âhiretimize rehberlik eden büyük bir şahsiyete bir kentrilyondur, sonsuzdur."
On ikinci sayfada: "Risale-i Nurun şahs-ı mânevîsi, asrın içtimaî ve ruhî ve dinî hastalıklarını teşhis etmiş ve müzminleşmiş içtimaî illetleri tedavi edecek