Risalesine işareti gibi kuvvetli bir münasebetle, Nun kelimesi Risale-i Kadere kuvvetli işaretle bakar.
Said Nursî
¨ ¨ ¨
Aziz, sıddık, sarsılmaz kardeşlerim,
Evvelâ: El hayru fi mahterahullah
sırrınca, meselemizin tehirinde hayır var. Kalbim ve Nurların serbestiyeti öyle istiyordu. Siz hem birbirinizi teselli hem kuvve-i mâneviyeyi takviye, hem tatlı sohbetle müzakere-i ilmiye, hem Nurların yazması ve mütalâalarıyla bu geçici zahmetin noktasını siler rahmet yapmaya, bu fâni saatleri bâki saatlere çevirmeye muvaffak olursunuz inşaallah.
Saniyen: Madem bayramlaşmamız mahkemenin muvakkat hapis menzilinde oldu; ben de bayram tatlısı olarak, Konya kahramanı Zübeyir’in bana getirdiği zemzemle Nurs karyesinin bence çok mânidar balını gönderdim. Siz bal matarasına su koyun, karıştırınız. Sonra zemzemi içine bırakınız, kemâl-i âfiyetle içiniz.
Said Nursî
¨ ¨ ¨
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Ehemmiyetli bir taraftan ehemmiyetli ve mânidar bir sual edilmiş. Bana sordular ki: "Sizin cemiyet olmadığınız, üç mahkeme o cihette beraat vermesiyle ve yirmi seneden beri tarassut ve nezaret eden altı vilâyetin o noktadan ilişmemeleriyle tahakkuk ettiği halde, Nurcularda öyle harika bir alâka var ki, hiçbir cemiyette, hiçbir komitede yoktur. Bu müşkülü halletmenizi isteriz" dediler.
Ben de cevaben dedim ki: Evet, Nurcular cemiyet memiyet, hususan siyasî ve dünyevî ve menfî ve şahsî ve cemaatî menfaat için teşekkül eden cemiyet ve komite değiller ve olamazlar. Fakat, bu vatanın eski kahramanları kemâl-i sevinçle şehadet mertebesini kazanmak için ruhlarını feda eden milyonlar İslâm fedailerinin ahfadları, oğulları ve kızları o fedailik damarından irsiyet almışlar ki,
Cenab-ı Hakk’ın kullarını sevk ettiği her şey hayırlıdır.