nev-i beşe en yüksek reis ve üstad yapması; ve onu büyük ve kudsi vazifelerle beşerin imdadına gönderip rahmet, hikmet, adalet, gıda, hava, ma, ziya derecesinde insanları onun dinine, şeriatına, İslamiyetteki hakikatlerine muhtaçHaşiye yapması ile on iki külli ve kati hüccetlerle risalet-i Muhammediyeye (a.s.m.) kudsi şahadet ettiği halde, acaba hiç mümkün müdür ki sinek kanadının ve bir çiçeğin tanziminden lakayd kalmayan bu kâinat Sahibinin bu derece külli ve geniş şehadetlerine mazhar olan risalet-i Muhammediye (a.s.m.), kâinatın manevi bir güneşi olmasın?
İşte bu on beş külli şehadetler, herbiri pekçok şehadetleri, hatta İkinci şahadet mu’cizât lisanıyla bin şehadeti ihtiva edip öyle bir katiyetle ve kuvvetle
-1- olan davayı ispat ve tahakkukunu ve kıymetini ve ehemmiyetini ilan etmiş ki, hergün beş defa, alem-i İslam, yüzer milyon lisanlar ile teşehhüdde o davayı kâinata ilan ettiği gibi; o davanın esası olan hakikat-i Muhammediye (a.s.m.) kâinatın çekirdek-i aslisi, bir sebeb-i hilkati ve en mükemmel meyvesi olduğunu, milyarlar ehl-i iman, tereddütsüz tasdik ederek kabul etmişler. Ve bu kâinatın Sahibi (celle celalühü) o şahsiyet-i maneviye-i Muhammediyeyi (a.s.m.) saltanat-ı rububiyetine bir yüksek dellalı ve kâinat tılsımının ve hilkat muammasının bir doğru keşşafı ve lütuf ve rahmetinin bir parlak misali ve şefkat ve muhabbetinin bir beliğ lisanı ve alem-i bakideki hayat-ı daime ve saadet-i ebediyenin en kuvvetli müjdecisi ve elçilerinin en son ve büyüğü bir resul eylemiş. Acaba bu mahiyetteki bir hakikate kanaat etmeyen veya ehemmiyet vermeyen, ne derece hasaret ve hata ve belahet ve cinayet ettiğini kıyas eylesin!
İşte, namazdaki Fatiha, nasıl İkinci Kısımda işaratıyle, teşehhüdde
-2- ’taki hakikat-i Tevhid davasına kati hüccetleri gösterir, hadsiz imzalar basar; bu Üçüncü Kısımda dahi yine teşehhüdde
’ta hakikat-i risalet davasına kuvvetli şahitleri getirip nihayetsiz tasdik imzalarını bastırır.
Haşiye: Ben bu ihtiyarlığım ve perişaniyetim içinde, zat-ı Muhammediyenin (a.s.m.) getirdiği erzak-ı maneviyenin milyondan birisini hissettim. Elimden gelse idi, milyonlar lisanla salavatlarla ona teşekkür edecektim. Şöyle ki:
Ben, firaktan, zevalden çok inciniyorum. Halbuki, sevdiğim dünya ve dünyeviler, müfarakatla beni bırakıp gidiyorlar. Ben de gideceğimi biliyorum. Bu pek elim ve canhıraş meyusiyete karşı, birden saadet-i ebediye ve hayat-ı bakiye müjdesini zat-ı Ahmediyeden (a.s.m.) işitmekle kurtuluyorum ve tam teselli buluyorum. Hatta, teşehhüdde e0007 dediğimde, ona hem biat, hem memuriyetine teslim ve itaat, hem vazifesini tebrik, hem bir nevi şükür ve saadet-i ebediye müjdesine bir mukabeledir ki: Müslümanlar, her gün beş defa bu selamı yaparlar.
1 Şahadet ederim ki, Muhammed (a.s.m.) Allah’ın Resulüdür.
2 Şahadet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.