İşte şimdi biz, o ayn-ı hakikat ve bir temsil manasında olan seyahat-i hayaliyesiyle girdiği pekçok alemler ve tabakalardan nümune için yalnız üç tabakasını, Fatiha ahirindeki muvazenenin yalnız kuvve-i akliye cihetinde bir misalini gayet muhtasar beyan edeceğiz. Sair meşhudatını ve muvazenelerini, Risale-i Nurun muvazenelerine havale ederiz.
·
Birinci nümune
şöyle: O, dünyaya sırf Halıkını tanımak, bulmak için gelen seyyah, aklına dedi: "Biz, herşeyden Halıkımızı sorduk; güzel, tam cevap aldık. Şimdi, `Güneşi güneşten sormak lazım darb-ı meseli gibi, biz dahi Halıkımızı, ilim ve irade ve kudret gibi kudsi sıfatlarının tecellileriyle ve meşhud eserleriyle ve isimlerinin cilveleriyle tanımak, bulmak için bir seyahat daha yapacağız" diye dünyaya girdi.
Ve ikinci bir cerayan olan ehl-i dalalet gibi, birden küre-i arz sefinesine bindi. Hikmet-i Kur’aniyeye tabi olmayan fen ve felsefe gözlüğünü taktı. Ve Kur’an okumayan coğrafya fenninin programıyla baktı, gördü ki: Nihayetsiz bir boşlukta, bir senede yirmi bin senelik bir dairede, top güllesinden yetmiş defa süratli bir hareketle gezer. Yüz binler nevi biçare, aciz zihayatlan içine almış. Eğer bir dakika yolunu şaşırsa veya bir serseri yıldız çarpsa, parçalanarak hadsiz fezada sukut ile, bütün o biçare zihayatları ademe, hiçliğe boşaltacak, dökecek diye anladı.
-1- cereyanının dehşetli manevi musibetini
-2-’in boğucu karanlığını hissederek, "Eyvah! Ne yaptık? Bu dehşetli gemiye neden bindik? Bundan kurtulmak çaresi nedir?" diye o kör felsefenin gözlüğünü kırdı,
-3- in cereyanına girdi. Birden hikmet-i Kur’aniye imdadına geldi, tam hakikatini gösteren bir dürbün aklına verdi, "Şimdi bak" dedi. Baktı, gördü ki:
-4- ismi,
-5- burcunda bir güneş gibi tulu etti. Zemini gayet muntazam ve selametli bir gemi ve zihayatları rızıklarıyla beraber içine doldurmuş, kâinat denizinde çok hikmetler ve
1 Gazabına uğrayanların ve sapıtmış olanların yoluna değil. (Fatiha Süresi: 7.)
2 Yahut derin bir denizin karanlıklarına benzer. . . (Nur Suresi: 40. )
3 Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğu peygamberlerinin ve onlara tabi olan salih kullarının yoluna. . . (Fatiha Suresi: 7. )
4 Göklerin ve yerin Rabbi. (Rad Suresi: 35. )
5 Üzerinde gezin ve Allah’ın verdiği rızıktan yiyin diye, yeryüzünü sizin emrinize veren Odur. (Mülk Süresi:15.)