İşte, mahlukat, mümkindirler ve imkan dairesinde vücud ve ademleri müsavi olmasından, Vacibü’1-Vücudun hadsiz kudret-i ezeliyesi birtek mümkine vücut vermesi kolaylığında, bütün mümkinatın vücudu, ademin muvazenesini bozar, herşeye layık bir vücudu giydirir. Ve vazifesi bitmiş ise, zahiri vücut libasını çıkarıyor, suretâ ademe, belki daire-i ilimdeki manevi vücuda gönderir. Demek eşya, Kadir-i Mutlaka verilse, bahar bir çiçek kadar, bütün insanların haşirde ihyaları bir nefis kadar kolay olur. Eğer esbaba isnad edilse, bir çiçek bir bahar kadar ve bir sinek bütün hayvanat kadar müşkülatlı olur.
Hem nasıl ki intizam sırrıyla, bir koca sefıne veya tayyareyi bir parmağı düğmesine dokunmakla harekete getirmesi, bir saatin zembereğine anahtarla parmak dokunmasıyla harekete girmesi derecesinde kolay ve rahattır; aynen öyle de, ilm-i ezelinin düsturlarıyla ve hikmet-i sermediyenin kanunlarıyla ve irade-i Rabbaniyenin külli cilveleri ve muayyen usulleriyle herşeye külli ve cüz i, büyük-küçük, azçok bir manevi kalıp, bir hususi miktar, bir halis hudut verildiğinden, tam intizam-ı ilmi ve irade kanunu içindedirler. Elbette Kadir-i Mutlak hadsiz kudretiyle Manzume-i Şemsiyeyi çevirmesi ve arz sefınesini medar-ı senevisinde gezdirmesi, bir cesedde kanı ve kandaki küreyvat-ı hamra ve beyzayı ve o küreciklerdeki zerreleri nizamlı, hikmetli çevirmesi derecesinde, suhuletli ve kolaydır ki, bir insanı kainat sisteminde harika cihazlarıyla, bir katre sudan, birden, zahmetsiz yaratır. Demek, o ezeli ve hadsiz kudrete isnad edilse, bu kainatın icadı, bir insanın icadı kadar suhulet peyda eder, kolay olur. Eğer ona verilmezse, birtek insanı, acib cihazları ve duygularıyla yaratmak, kainat kadar müşkülatlı olur.
Hem nasıl ki itaat ve imtisal ve emir dinlemek sırrıyla, bir kumandan, bir "Arş!" emriyle bir neferi hücuma sevk ettiği gibi, aynı emirle koca bir muti orduyu dahi kolayca hücuma tahrik eder; aynen öyle de, irade-i İlahi kanunlarına kemal-i itaate ve tekvini emr-i Rabbaninin işaretine emirber nefer ve emir kulu misillü fıtri meyil. ve şevk içinde ve ilm-i ezeli ve hikmetin tayin ettikleri halt-ı hareket düsturları dairesinde ve ordu neferlerinden bin derece ziyade itaatli ve emir dinler ve emir kulu hükmünde olan masnuat, husufsan zihayatlardan birtek ferdi, "Ademden haydi vücuda çık, vazife başına gir!" diye emr-i Rabbani ile ve ilmin tayin ettiği tarzda ve iradenin tahsis eylediği surette, kudret ona mahsus bir vücud giydirip, elini tutup, meydana çıkarmak kolaylığında, bahardaki zihayatın ordusunu aynı kuvvet ve kudretle icad eder, vazifeler verir. Demek, herşey o kudrete isnad edilse, bütün zerrat ordusunun ve yıldızlar fırkalarının icadı, bir zerre, birtek yıldız kadar kolay ve suhuletli olur. Eğer esbaba isnad edilse, bir zihayatın gözbebeğinde ve dimağındaki zerrenin acib vazifelerini yerine getirecek bir kabiliyetle yaratılması, hayvanat ordusu kadar müşkülatlı ve zahmetli olur.
Üçüncü Basamak:
’dir. Kısacık işaretlerle mealine bakacağız.