Şuâlar Eddâi

Yani, ihata edilen cüz’iyat ve küll ve külliyatın içinde bulunan ferdler ve tohumlar ve çekirdeklerin, ihata eden büyük külliyata nispetleri, güya küçücük numune ve gayet ince yazı ile çok küçük kıtada yazılmış aynı küll ve külliyatın misalleridir. Öyle ise, ihata eden külliyat, o cüz’iyat Halıkının kabzasında ve tamamen tasarrufunda bulunmak lazımdır. Ta, ilminin mizanlarıyla ve ince kalemleriyle o büyük muhitin kitabını, o küçücük yüzer kıtalarda, defterlerde derc edebilsin. Hem ihata edilen ecza ve cüz’iyatın muhit ile nispetleri, temsilleri, güya süt gibi muhitlikten. sağılmış katreler; veya biri o muhiti sıkmış, o noktalar ondan akmış. Mesela, kavun çekirdeği, onun umum etrafından sağılmış bir katre veya o kitap tamamen içinde yazılmış bir noktadır ki, fihristesini, listesini, programını taşıyor.
Madem böyledir, elbette o cüz’iyat ve katreler ve noktalar ve fertler Saniinin elinde, o muhit küll ve külliyat bulunmak elzemdir. Ta, hikmetinin hassas düsturlarıyla o fertleri, katreleri, noktaları ondan sağsın.
Demek birtek tohumu, birtek ferdi yaratan, elbette o büyük küll ve külliyat ve onları ihata eden ve onlardan çok büyük olan diğer külliyatları ve cinsleri yaratan yine Odur, başka olamaz. Öyle ise, birtek nefsi yaratan, bütün insanları yaratabilir. Ve birtek ölüyü dirilten, haşirde bütün cin ve ins ölülerini diriltebilir ve diriltecek.
İşte, ayetinin hükmü ve davası gayet kati parlak bir surette hak ve ayn-ı hakikat olduğunu gör.

Dokuzuncu Basamak:

Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Lokman Süresi: 28. )