altında, noksan huruflarla yeni hat altında tahrifkarane ehl-i dalaletin tevilat-ı fasideleri ayatın sarahatini incitmelerine bakmıyor gibi, biçare mazlum bir adamın kardeşlerinin imanını kuvvetlendirmek için bir nükte-i icaziyeyi beyan ettiği için hizmet-i imaniyesine fütur verecek derecede itiraz, elbette değil ehl-i hakikat zatlar, belki zerre miktar insafı bulunan itiraz edemez.
Bunu da ilaveten beyan ediyorum; bu zamanda gayet kuvvetli ve hakikatli milyonlarla fedakarları bulunan meşrepler, meslekler, tarikatler, bu dehşetli dalalet hücumuna karşı zahiren mağlubiyete düştükleri halde benim gibi yarım ümmi ve kimsesiz ve mütemadiyen tarassud altında, karakol karşısında ve müthiş müdeaddit cihetlerle aleyhinde propagandalar ve herkesi benden tenfir etmek vaziyetinde bulunan bir adam, o meslerden daha ileri, daha kuvvetli dayanan Risale-i Nura sahip değildir ve o eser onun hüneri olamaz, onunla iftihar edemez. Belki doğrudan doğruya Kur’an-ı Hakimin bu zamanda bir nevi mu’cize-i maneviyesi olarak rahmet-i İlahiye tarafından ihsan edilmiştir. O adam, binler arkadaşıyla beraber o hediye-i Kur’aniyeye el atmışlar. Her nasılsa birinci tercümanlık vazifesi ona düşmüş. Onun fikri ve ilmi ve zekasının eseri olmadığına delil, Risale-i Nurda öyle parçalar var ki, bazı altı saatte, bazı iki saatte, bazı bir saatte, bazı on dakikada yazılan risaleler var. Ben yeminle temin ediyorum ki, Eski Said’in’in (r.a.)
Haşiyecik
kuvve-i hafızası da beraber olmak şartıyla, o on dakika işi on saatte fikrimle yapamıyorum. O bir saatlik risaleyi, iki gün istidadımla, zihnimle yapamıyorum ve o bir günde altı saatlik risale olan Otuzuncu Sözü ben ve ne de en müdakkik dindar feylesoflar altı günde o tahkikatı yapamazlar. Ve hakeza. . .
Demek biz müflis olduğumuz halde, gayet zengin bir mücevherat dükkanının dellalı ve bir hizmetçisi olmuşuz. Cenab-ı Hak fazlı ve keremiyle şu hizmette halisane, muhlisane bizi ve umum Risale-i Nur Talebelerini daim ve muvaffak eylesin. Amin, bihürmeti seyyidi’l-mürselin.
Said Nursi
Haşiyecik: Bazı müstensihler, bu biçare Said hakkında (r.a.) kelimesini bir dua niyetiyle yazmışlar. Ben bozmak istedim; hatıra geldi ki, "Allah razı olsun" manasında bir duadır, ilişme. " Ben de bozmadım.