başladığı tarihtir. Ve ikinci âyetin tarihi ise, o müellifin harika bir surette, pek az bir zamanda ilimce tekemmül etmesi, tahsilden tedrise başladığı ve üç ayda ve bir kış içinde, on beş senede medresece okunan yüz kitaptan ziyade okuduğu ve o zamanın o muhitte en meşhur ulemasının yanında, o üç ayın mahsulü on beş senesinin mahsulü kadar netice verdiği çok mükerrer imtihanlarla
HAŞİYE
ve hangi ilimden olursa olsun sorulan her suale karşı cevab-ı savab vermekle isbat ettiği aynı tarihe tam tamına tevafukla remzen Risale-i Nur’un istikametine bir işarettir.
Üçüncü Âyet-i Meşhure
-1- âyeti, kuvvetli münasebet-i mâneviyesiyle beraber, cifirce 1344 eder ki, o tarihte Risale-i Nur’un şakirtleri gibi bu âyetin mânâsına daha ziyade mazhar olanlar zâhiren görülmüyor. Demek bu âyet, mânâsının müteaddit tabakalarından işârî bir tabakadan ve remzî bir perdeden Kur’ân’ın parlak bir tefsiri olan Risale-i Nur’a bakıyor ve en evvel nâzil olan Sûre-i Alâk’ta
-2- âyeti gibi mânâsıyla ve makam-ı cifrî ile ifade ediyor ki, 1344’te, nev-i insan içinde firavunâne emsalsiz bir tuğyan, bir inkâr çıkacak.
âyeti ise, o tuğyana karşı mücahede edenleri senâ ediyor. Evet, Harb-i Umumî neticelerinden hem âlem-i insaniyet, hem âlem-i İslâmiyet çok zarar gördüler. Nev-i insanın, hususan Avrupa’nın mağrur ve cebbarları, bilhassa birisi, kuvvet ve gınâya ve paraya istinad ederek firavunâne bir tuğyana girdiklerinden, o hususî insanlar nev-i beşeri mesul ediyor, diye "insan" ism-i umumîsiyle tabir edilmiş.
Eğer
deki şeddeli
, bir
, sayılsa 1294 eder ki, Risaletü’n-Nur Müellifinin besmele-i hayatıdır ve tarih-i velâdetinin birinci senesidir. Eğer şeddeli
, iki
ve
,bir sayılsa, o vakit 1324’te Hürriyetin ilânı hengâmında mücahede-i mâneviye ile tezahür eden Risalei’n-Nur Müellifinin görünmesi tarihidir.
HAŞİYE
Bu beyanat-ı methiye Said’e ait değildir. Belki Kurân’ın bir tilmizini, bir hâdimini Said (r.a.) lisanıyla ve hâliyle târif eder, tâ hizmetine itimat edilsin.
1 Bizim uğrumuzda cihad edenlere Biz yollarımızı gösteririz. Muhakkak ki Allah iyilik eden ve iyi kullukta bulunanlarla beraberdir. Ankebut Sûresi, 29:69.
2 Şüphesiz ki insan azgınlaşır. Alâk Sûresi, 96:6.