Şuâlar On Üçüncü Şuâ

Beşinci Şua bütün bütün ayrıdır. Biz, bunun değil tab’ına, belki bu zamanda hiç kimseye göstermesine razı olmamakla beraber, orada doğru çıkmış bir ihbar-ı gaybîdir, mübareze etmiyor.


Bayramınızı tekrar tebrikle beraber, sureten görüşemediğimize teessüf etmeyiniz. Bizler hakikaten daima beraberiz; ebed yolunda da inşaallah bu beraberlik devam edecek. İmanî hizmetinizde kazandığınız ebedî sevaplar ve ruhî ve kalbî faziletler ve sevinçler, şimdiki geçici ve muvakkat gamları ve sıkıntıları hiçe indirir kanaatindeyim. Şimdiye kadar, Risale-i Nur şakirtleri gibi çok kudsî hizmette çok az zahmet çekenler olmamış.
Evet, Cennet ucuz değil. İki hayatı imha eden küfr-ü mutlaktan kurtarmak, bu zamanda pek çok ehemmiyetlidir. Bir parça meşakkat olsa da şevk ve şükür ve sabırla karşılamalı. Madem bizi çalıştıran Hâlıkımız Rahîm ve Hakîmdir; başa gelen herşeyi rıza ile, sevinçle, rahmetine, hikmetine itimatla karşılamalıyız.
Kahraman bir kardeşimiz, âyetü’l-Kübrâ meselesinde bütün mes’uliyeti kendine alıp, Hizb-i Kurân’ı ve Hizb-i Nur’u ve kalemiyle kazandığı fevkalâde uhrevî şeref ve fazilete istihkakını tam göstermiş, beni derin sevinçlerle ağlatmış. Ve Yedinci Şua olan âyetü’l-Kübrâ tam nazar-ı dikkati celb ederek ileride ona lâyık bir fütuhatı ihzar etmek hikmetiyle ona gelen bu muvakkat müsadere, o kardeşimizin ve rüfekasının hizmetlerini ve masraflarını zayi etmeyecek, inşaallah daha parlattıracak diye rahmet-i İlâhiyeden bekleriz.
Sizi bütün dualarında
gibi bütün mütekellim-i maalgayr sigalarında bilâistisna dahil edip,
kesretli cesetler ve bir tek ruh hükmünde şirket-i mâneviyemizin
düsturlarıyla çalışan ve sizin sıkıntınızla sizden ziyade alâkadar olan
ve şahs-ı mânevînizden himmet ve medet ve sebat ve metanet ve şefaat bekleyen kardeşiniz
Said Nursî

Bizi kurtar. Bize merhamet et. Bizi muhafaza et.