"Yahu, şu asilzade evlat, şehadetnamelerini aldıktan sonra, herbiri bir kıta başına geçecek, muhteşem adil pederleri olan İslamiyetin bayrağını afak-ı kemalatta temevvüc ettirmekle, kader-i ezelînin nazarında feleğin inadına, nev-i beşerdeki
Van’a muvasalat ettikten sonra, aşairi (aşîretleri) dolaşarak içtimaî, medenî, ilmî derslerle onları irşada çalışmıştır. Bu hususta, sual-cevap halinde Münazarat isimli bir kitap neşretmiştir.
Bediüzzaman’ın bir taraftan ehl-i siyasetle, diğer taraftan halk tabakası ve aşîretlerle muhaveresi, şüphesiz ki gayet merakaverdir. Bütün bunlarda; bu zatın yegane azim ve gayesinin İslamiyet nûrunun ve Kur’an hakîkatlerinin dünyaya yayılması olduğu ve kendisinin de bir dellal-ı Kur’an vazifesini bütün hayatında îfa ettiği görülmektedir.