Hak ve maslahat ise, Şeriatta esastır. Fakat,
kaide-i şer’iye-since bazan haram bildiği-miz şey, ilca-i zarûretle vacip olur. Taaffün etmiş parmak kesilir; ta el kesilmesin. Selamet-i millet, cevher-i hayata tevakkuf etse, vermekten tevakkuf edilmez; nasıl ki, edilmedi. Dünyada en acîb, en garibi, rûhunu iftiharla selamet-i millete feda edenlerden, bazan garazında menfaat-i cüz’i-ye-i gurûriyesinde buhl eder, vermiyor.
Demek, Şeriatı isteyenler iki kısımdır: Biri, muvazene ile zar-reti nazara alarak, müdakkik...ne meşrûtiyeti Şeriata tatbik etmek istiyor. Diğeri de, muvazenesiz, zahirperestane, çıkılmaz bir yola sapıyor.
Münâzarât, ss. 37-41.
Siyasî değişiklikler islâmiyete zarar veremez
Sual
: "Dîne zarar olmasın, ne olursa olsun?"
Zarûretler haramları mübah kılar.