Divan-ı Harb-i Örfi Onuncu Cinayet

derecede me’yus ve müteessir oldum. Ve umum gazetelerle askere hitaben neşrettim ki: Ey askerler! Zâbitleriniz bir günah ile nefislerine zulüm ediyorlarsa, siz o itaatsizlikle otuı milyon Osmanlı ve üç yüz milyon nüfusu İslâmiyenin haklarına bir nevi zulmediyorsunuz. Zirâ; umum İslâm ve Osmanlıların haysiyet, saâdet ve bayrak-ı tevhîdi, bu zamanda bir cihette sizin itaatınız ile kaimdir.
Hem de Şeriat istiyorsunuz. Fakat itaatsizlikle Şeriata muhalefet ediyorsunuz.
Ben onların hareketini ve şecâatlannı okşadım. Zirâ, etkâr-ı umumiyenin yalancı tercümanı olan gazeteler, nazarımıza hareketlerini meşru göstermişlerdi. Ben de takdirle beraber nasihatımı bir derece tesir ettirdim. İsyanı bir derece bastırdım. Yoksa böyle âsân olmazdı. Ben ki, bilfiil tımarhaneyi ziyaret etmiş bir adamım. "Neme lâzım, böyle işleri akıllılar düşünsün," demediğimden cinayet ettim.
ONUNCU CİNÂYET: Harbiye nezaretindeki askerler içine Cumâ günü ulema ile beraber gittim. Gayet müessir nutuklarla sekiz tabur askeri itaata getirdim: Nasihatlanm tesirini sonradan gösterdi. İşte nutkun sureti: