bütün dünyada mevcud telefonların, telgrafların, radyoların ve hadsiz ve muhtelif konuşmaların merkezleri, santralları, ahize ve nakileleri bulunsun ve o hadsiz işleri beraber ve bir anda yapabilsin; veyahut o
’deki havanın, belki unsur-u havanın herbir parçasının herbir zerresi, bütün telefoncular ve ayrı ayrı umum telgrafçılar ve radyo ile konuşanlar kadar manevi şahsiyetleri ve kabiliyetleri bulunsun ve onların umum dillerini bilsin ve aynı zamanda başka zerrelere de bildirsin, neşretsin. Çünkü bilfiil, o vaziyet, kısmen görünüyor ve havanın bütün eczasında o kabiliyet var. İşte ehl-i küfrün ve tabiiyyun ve maddiyyunların mesleklerinde, değil bir muhal, belki zerreler adedince muhaller ve imtinalar ve müşkülatlar aşikare görünüyor.
Eğer Sani-i Zülcelale verilse, hava bütün zerratıyla onun emirber neferi olur. Birtek zerrenin, muntazam birtek vazifesi kadar kolayca hadsiz külli vazifelerini Halıkının izniyle ve kuvvetiyle ve Halıka intisap ve istinad ile ve Saniinin cilve-i kudreti ile bir anda, şimşek süratinde ve
telaffuzu ve havanın temevvücü sühuletinde yapılır. Yani, kalem-i kudretin hadsiz ve harika ve muntazam yazılarına bir sayfa olur. Ve zerreleri o kalemin uçları ve zerrelerin vazifeleri dahi, kalem-i kaderin noktaları bulunur. Birtek zerrenin hareketi derecesinde kolay çalışır.
İşte, ben
ve
’daki hareket-i fikriye ile seyahatimde, hava alemini temaşa ve o unsurun sayfasını mütalaa ederken, bu mücmel hakikati tam vazıh ve mufassal, aynelyakin müşahede ettim ve
’nin lafzında, havasında böyle parlak bir bürhan ve bir lem a-i vahidiyet bulunduğu gibi, manasında ve işaretinde gayet nurani bir cilve-i Ehadiyet ve çok kuvvetli bir hüccet-i tevhid ve "
zamirinin mutlak ve mübhem işareti, hangi zata bakıyor?" işaretine bir karine-i taayyün, o hüccette bulunması içindir ki, hem Kur’ân-ı Mu cizü l-Beyan, hem ehl-i zikir, makam-ı tevhidde bu kudsi kelimeyi çok tekrar ederler diye ilmelyakin ile bildim.
Evet, mesela, bir nokta beyaz kağıtta, iki üç nokta konulsa, karıştığı; ve bir adam, muhtelif çok vazifeleri beraber yapmasıyla şaşıracağı; ve bir küçük zihayata çok yükler yüklenmesiyle, altında ezildiği; ve bir lisan ve bir kulak, aynı anda müteaddit kelimelerin beraber çıkması ve girmesi intizamını bozup, karışacağı halde, aynelyakin gördüm ki,
’nin anahtarı ile ve pusulasıyla fikren seyahat ettiğim hava unsurunda, herbir parçası, hatta herbir zerresi içine muhtelif binler noktalar, harfler, kelimeler konulduğu veya konulabileceği halde, karışmadığını ve intizamını bozmadığını; hem, ayrı ayrı pekçok vazifeler yaptığı halde, hiç şaşırmadan